Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Asıl olan ruhun zaferidir

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
mcnn38
Admin
mcnn38

Erkek
Yaş : 43 Kayıt tarihi : 04/09/08 Mesaj Sayısı : 1871 Nerden : Geliyon İş/Hobiler : Yaşamak Lakap : GARİB

MesajKonu: Asıl olan ruhun zaferidir Asıl olan ruhun zaferidir Icon_minitimeC.tesi 27 Haz. 2009, 13:31

Asıl olan ruhun zaferidir Kursu1

İnsan, bu dünyada ruh ve beden gibi birbirinden farklı iki kuvveti temsil etmektedir. Zaman zaman bu iki kuvvetin birleşip bir bütün oluşturduğu müşahede edilse bile, ekseriyet itibarıyla, zıtlaştıkları ve birinin zaferinin diğerinin hezimetini netice verdiği görülmektedir.






Bedenî isteklerin şaha kalktığı ve azgınlaştığı bir bünyede ruh, çelimsiz, dermansız ve cismanî arzuların âzat kabul etmez kölesidir; buna karşılık, nefsin iştihalarına baş kaldırıldığı, kalbin akla, ruhun bedene hâkim kılındığı bir bünyede ise ruh, bin bir labirenti bir solukta aşan ve bir anda ölümsüzlüğe ulaşan hürriyet âbidesidir.

Her bucağı, yüzlerce zafer takı ve dragon timsâlleriyle süslense dahi, ruh plânında çökmüş bir ülkenin mezardan farkı yoktur. Evet, ruhun zafer solukları üzerine kurulmamış bir dünya, kaba kuvvetin elinde bir oyuncak; onun faziletli ikliminde geliştirilmemiş bir kültür, insanlığın yolunu kesmiş bir cadı ve böyle bir ülkede yaşayan yığınlar da buhrandan buhrana sürüklenen gözü bağlı talihsizlerdir. Ne var ki, şahsî haz ve zevklerinden başka bir şey düşünmeyen ve bir türlü varlığını başkalarının mutluluğuyla birleştiremeyen ham ruhlara, hiçbir zaman bunu anlatmak da mümkün olmayacaktır.

Ah! Ne olurdu, bir kere bunlar da nefis ve benlikleri cihetiyle yokluğa erip, ruhta ebedîleşmenin sırrını kavrayabilselerdi!..

Sînesini en yüksek mefkûre ve insanlık sevgisiyle donatanlardır ki, kalbin enerji balansını düzeltmiş, duygularını en ulvî hedeflere doğru kamçılamış ve kendi içlerinde ölümsüzlüğe ermişlerdir. Bir hamlede hayvanî yaşayıştan kurtulup bedenî hazlarını aşan bu talihliler, ruhlarını coşturmuş, kalblerini kanatlandırmış ve nefislerinin rağmına insanî yanlarıyla zaferlere ulaşmışlardır.

Güçlü ve muzaffer insan, kendini yenen insandır. Nefis ve kötü tutkuların esaretinden kurtulamamış sefil ruhlar, cihanlar fethetseler dahi mağlûp sayılırlar. Böylelerinin, bir baştan bir başa dünyayı işgal etmelerine fetih denemeyeceği gibi, istilâ ettikleri yerlerde de uzun zaman pâyidar olmalarına imkân yoktur.

GERÇEK KAHRAMANLAR

Kendini cihanın tek hâkimi görme çılgınlığıyla, feylesof Molmey'in şahsında, ilim ve fazîleti tokatlayan Napolyon, bilmem ki ruhtaki bu hezimet ve yenilmenin Yena'daki mağlubiyetten daha acı ve daha alçaltıcı olduğunu anlayabilmiş miydi?..
Merzifonlu, ordusunun Viyana'daki bozgunundan evvel, kendi içinde yenilmişti. Kumandanın ruhundaki hezimetle başlayıp yaygınlaşan, tarihimizdeki bu ilk bozgun, onun kellesini alıp götürmeden başka, cihanın en muazzam fâtih ordusuna, firar etme gibi, o güne kadar bilmediği bir zilleti de öğretmiş oluyordu.

Arslan yürekli Yıldırım Han, Çubuk'ta değil, hasmını hakîr ve kendini yeryüzünün biricik hükümdarı saydığı gün yenilmişti...

Ve insanlık tarihi ruhun mağlubiyetine maruz daha nice kimselere şahitlik etmişti.
Buna karşılık Tarık, Herkül sütunlarını geçip bir avuç fedaisiyle, doksan bin kişilik İspanya ordusuna galebe çaldığı zaman değil, Endülüs'ü fethettikten hemen sonra Toleytula'da hazine dairesine girip de altınları, mücevherleri görünce kendi kendine "Tarık, dün bir köleydin. Bugün muzaffer bir komutansın. Yarın ne olacağını da ancak Allah bilir. Şımarma..." dediği ve sonra gurura, çalıma girmemek için yatağını kraliyet dairesine değil ahıra serdirdiği an, ruhuyla kanatlanmış ve hakiki nusrete ulaşmıştı.
Salahaddîn'in, "Arslan Yürekli Rişar"a karşı civanmertliği, kibir ve gösterişten kendini göremez hâle gelmiş bu mağrur hükümdarı, hayretten hayrete sevk etmiş ve fevkalâde utandırmıştı. Keza; Alparslan'ın, "Romen Diyojen"i hüngür hüngür ağlatan mürüvvet ve âlicenâplığı; Antalya Kalesi'nde, barbar Haçlılara karşı göğüs göğüse erkekçe dövüştükten sonra, elde ettiği esirlerin bütününü hürriyete kavuşturan Kılıçarslan'ın asâlet ve insanlığı hep bu yüce ruhun zaferleriydi...

Fatih'in, Bizans surları önündeki -o devre göre- en muazzam ve modern ordusunun gücüne güç katan, ona çağının kilit ve anahtarlarını kazandıran o en önemli kuvveti de yine, Akşemseddin'lerle temsil edilen bu ruh ve iman kuvvetiydi. Fatih, azgın maddî gücün temsilcisi değildi. O, askerî dirâyet, dehâ ve iktidarıyla bu yüce ruh ve inancı temsil ediyordu. Öyle olmasaydı, onun İstanbul'a girişi de Sezar'ın Roma'ya girişi gibi olmayacak mıydı?.. Halbuki o, Bizans'ın bu eski pâyitahtına, Mekke'yi fetheden Kudsi ruhun affediciliği, müsâmahası, mağlûplara sonsuz haklar bahşetmesi ve civanmertliği gibi yüksek hasletleri temsil ederek giriyordu.

Cihânı, iki hükümdar için az gören Yavuz, dünyanın dört bir bucağını velveleye veren fatih ordusuyla, krallara taç verip taç aldığı günlerde değil, Ridâniye zaferini müteakip İslâm dünyasının biricik hükümdarı unvanıyla, İstanbul kapılarına kadar gelip de teb'anın alkış ve alâyişini görmemek için, halkın uykuda olduğu bir saati kollayıp, pâyitahta sessizce girdiği zaman gerçek fâtih; hocasının atının ayağından sıçrayan çamurla kirlenmiş, -estağfirullah- ıtırlanmış cübbesinin, tabutuna sarılmasını vasiyet ettiği zaman da hakiki muzafferdi.

Özetle:
1 - Güçlü ve muzaffer insan, kendini yenen insandır. Nefis ve kötü tutkuların esaretinden kurtulamamış sefil ruhlar, cihanlar fethetseler dahi mağlûp sayılırlar. Böylelerinin, istilâ ettikleri yerlerde uzun zaman pâyidar olmalarına imkân yoktur.
2 - Büyük Sultan Fatih, Bizans'ın
bu eski pâyitahtına, Mekke'yi fetheden Kudsi ruhun affediciliği, müsâmahası, mağlûplara sonsuz haklar bahşetmesi ve civanmertliği gibi yüksek hasletleri temsil ederek giriyordu


29 Mayıs 2009, Cuma
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://med-cezir.eniyiforum.org

Asıl olan ruhun zaferidir

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: RUH UFKU :: KÜRSÜ -

/

Bedava forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar