Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Twilight vampirleri, Şah-ı Mar ve Boyalı Çakallar Sürüsü AHMET TEZCAN

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Twilight vampirleri, Şah-ı Mar ve Boyalı Çakallar Sürüsü AHMET TEZCAN Twilight vampirleri, Şah-ı Mar ve Boyalı Çakallar Sürüsü AHMET TEZCAN  Icon_minitimePaz 17 Ekim 2010, 14:06

Nasib oldu dört çocuk büyüttüm. Zevkini çıkara çıkara, hazzını duya duya, keyfine vara vara.

Dördünün de altlarını ben değiştirdim çoğu zaman. Banyodan kovuluncaya dek ben yıkadım.

Hepsi uykuya benim kollarımda İsm-i Celal dinleyerek dalmayı pek sevdiler. Hepsinin ilk atı, uçağı, salıncağı ben oldum. "Çok tomik adam" oldum hepsine.

Babam öyleydi. Babama öykündüm. Babamın babasıydım çocukluğumda, çocuklarımın çocuğu oldum baba olabilmek için...

Çocuklarım ninni çağından masal çağına geçtiklerinde, başuçlarına oturup kitap okumadım hiç. Onlar uyuyuncaya kadar koyunlarına girdim, fısıl fısıl, kıkır kıkır kendi masallarımızı kendimiz uydurduk.

Askere Giden Sakız Masalı uydurduk mesela. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmayı Askere Giden Sakız'dan öğrendik.

"Bugünkü masalımızın adı ne olsun?" diye sorardım, en küçüğü mutlaka beni terletecek bir isim bulurdu:

"Işıklı Kavun olsun!"

Yüreğinde sevgisi olanın bir kavunu bile lamba gibi aydınlatabileceğini Işıklı Kavun anlattı bize.

Gökkuşağı Çiçeği'ni de ablası bulmuştu. "Her çiçek kendi toprağında güzeldir" masalıydı bu.

Bir ara ben onları yazıya dökecektim, kızım resimlerini çizecekti, kitap yapacaktık. Araya hayat girdi, çabuk büyümek zorunda kaldık, olmadı.

En büyüğü "abimiz" bilgisayarcı olacaktı, oldu. En büyük "ablamız" bir yandan çevre mühendisliği okurken, bir yandan da Çerkes kültürüyle yakından ilgileniyor. Üç numara "ladymiz" yabancı dillerde yoğunlaşmak, en küçük cimcimemiz ise yazar olmak istiyor, dünyası da pek fantastik, Twilight serisini hıfzediyor, internet ortamında yazdığı Alacakaranlık öyküleriyle sabırsız hayran kitlesine yetişmeye çalışıyor, 13 yaşında sanal ortamda da olsa binleri bulan okur kitlesine sahip yazar olmanın keyfiyle rekabet damarıma basıp beni tahrik ediyor.

Aile dostumuz Emine Buzkan Kaynak, meşhur Şah Maran efsanesinden yola çıkarak, Twilight tadında fantastik bir roman yazıp kendi imkanlarıyla bastırdı.

Romanın adı Şah-ı Mar.

Yazar olmak isteyen en küçük kızım, beni şaşırtacak hızda okudu Şah-ı Mar romanını. Çok beğendi. Devamını yazmasını istedi Emine hanımdan. Şimdi birlikte tartışarak Şah-ı Mar / Direniş romanının taslağını birlikte ortaya çıkarıyorlar.

Bir gün "Hangisi daha güzel?" diye sordum kızıma. "Twilight serisi mi yoksa Şah-ı Mar mı?"

"Şah-ı Mar" dedi tereddütsüz. "Twilight çok saçma, Şah-ı Mar daha iyi!"

Halbuki iki roman serisi de fantastik, mantık dışı ve hayal dünyasının uçuklukları üzerine kurulu. Twilight Vampir efsanesini anlatıyor, Şah-ı Mar Yılan efsanesini...

Kızımın cevabı bir hayli düşündürdü beni...

Twilight ona daha saçma geliyor; çünkü kızımın genetik kodlarında Batı'da yaygın olan Vampir masallarına dair herhangi bir kayıt yok!

Şah-ı Mar'ı daha mantıklı buluyor; çünkü onu okurken genetik kültürel kodlarındaki Şah Maran efsanesi uyanıyor, farkında olmasa da unutulan bir şeyi hatırlamış gibi oluyor, daha tanıdık, yakın ve sıcak buluyor.

Kızım geceleri Batı efsanelerini anlatan Twilight ile uyuyor ama içindeki Doğu düşlerinde o Vampir soyunu Şah Maran'a dönüştürüyor!

***

İmdi...

Kendisini Beyaz Türklerin Temsilcisi ilan eden ve Hedonist Tapınıcısı olduğunu kabul buyuran Tavşan Kardeş'in, Referandum öncesi estirmeye çalıştığı "Korku Fırtınası"nın neden genel kabul görmediğini buyrun, burdan anlayın!

O korku fırtınasının Anadolu insanının genetik kodlarında karşılığı yok çünkü!

Çünkü Anadolu insanının ruhu; temel örgüsü "Kibir ve Korku" olan Batı efsaneleriyle değil, son vurgusu "Sabır ve Sevgi" olan Doğu Masallarıyla belenmiş daha bebek iken!

İşte o yüzden içindeki "maya" 80 yıllık dayatmalara sabırla tahammül ederek, söz sırası kendisine geldiğinde, bütün tahminleri altüst edebiliyor, ruhuna dokunabilen ele el uzatıyor.

İşte o yüzden Tavşan Kardeş ve Bremen Mızıkacıları her seferinde Göbeğini Kaşıyan Adam'dan şamar yiyor.

Ve işte o yüzden toplum genetik kodlarıyle oynayan, ruhunu okşamayan, kimliğini yok sayan, faşist İtalyan yasalarını Türkçe'ye çevirip kanla yazarak, en ceberrut yöntemlerle uygulayan "sistem"i benimsemiyor, özümsemiyor, hazmetmiyor ve kusuyor!

Kırmızı-Mavi haritadaki 58'e 42'nin bir başka yorumu da budur:

Şah Maran, Dracula'yı her zaman alt edecektir!

Aynaya bakıp kend'özünü göremiyorsan, bari bir bez al da gönül tozunu sil!

***

Şimdi aynayı bu yana çevirelim...

Mesnevi'de anlatılan Boyalı Çakal hikayesini hatırlamanın tam zamanıdır!

Hani şu yanlışlıkla boyacı dükkanına girip de boya küplerine dala çıka renkten renge giren ve kendisini Tavus diye yutturmaya çalışan Çakal hikayesini...

Her iktidar, her hükümet, yani halkın kudret ve hüküm mührünü eline verdiği her siyasi oluşum, istese de istemese de etrafında kendisini Tavus diye yutturan Boyalı Çakallar sürüsüyle kuşatılır!

Suret-i Hak'tan görünürler...

"Faziletfüruşluk nev'inden gıpta damarını tahrik" ederler...

Nedamet donundan Melamet hırkası biçerler...

Ve fakat; gizli gizli melanet üretmeye, fesat tohumları saçmaya, haset hasadı biçmeye devam ederler!

İşte 58'e 42 haritasının neredeyse yarı yarıya bölünmüşlük duygusu yaratmasındaki temel faktör, Boyalı Çakal hükmündeki sinsi aktörlerdir!

Haritada gördüğümüz Kırmızı-Mavi aslında Türkiye'nin gerçek renkleri değil, bir o yana bir bu yana siftinen aslı boz bulanık Boyalı Çakalların bulaşığıdır...

Bu noktada duralım...

Sadece iktidar partisini yani AK Parti'yi kastetmiyorum!..

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Twilight vampirleri, Şah-ı Mar ve Boyalı Çakallar Sürüsü AHMET TEZCAN

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: DİVAN-I EDEBİYAT :: EDEBİYAT -

/

Bedava forum kurmaya hazir misin ? | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar