Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Özal’ı Köşk’te yalnız bırakanlar araştırılsın 12 Kasım 2012 / İDRİS GÜRSOY

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Özal’ı Köşk’te yalnız bırakanlar araştırılsın 12 Kasım 2012 / İDRİS GÜRSOY Özal’ı Köşk’te yalnız bırakanlar araştırılsın 12 Kasım 2012 / İDRİS GÜRSOY Icon_minitimeSalı 04 Ara. 2012, 16:25

Adli Tıp Kurumu, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vücudunda zehir tespit etti. Bu gelişme, dikkatleri 19 yıl önce Köşk’te görevli isimlere yöneltti. Onu zehirleyenler kadar koruyamayanlar da sorumlu tutuluyor.
Ölümünden bir gün önce Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine atadığı Prof. Sacit Adalı’nın yemin törenindeydi. Tebrik etti. “Gelin görüşelim.” dedi. Adalı, o anı anlatırken, “Özal’ı son görüşüm olacağını tahmin edemezdim.” diyor. Cumhurbaşkanı ertesi gün (17 Nisan 1993) ani bir şekilde vefat etti. 3 yıl daha Çankaya’da kalıp görev süresini tamamlasa devlet vesayetçi kimliğinden büyük ölçüde sıyrılacak ve demokratikleşecekti. AYM dâhil pek çok kurumda statükocuları temizleyecekti. Onun atadığı üyelerden Haşim Kılıç daha sonra AYM Başkanı oldu. Kritik kararlara imza attı. Özal’ın masasında Kürt sorunu ve ikinci demokratikleşme paketi de vardı. Ani vefatının ardından Süleyman Demirel’e Çankaya’nın kapısı açıldı. Ülkenin temel problemlerinin çözüm dosyaları rafa kaldırıldı. 93 kanlı bir yıl oldu. Türkiye’yi karanlık bir döneme sürükleyen 28 Şubat süreci başladı.

Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporundan sonra Adli Tıp’ın otopsi sonuçları da Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın aniden ölümünün normal olmadığını gösteriyor. Kesin rapor bir ay içinde açıklanacak. Ankara Cumhuriyet Savcılığı uzun süredir Özal dosyası üzerine çalışıyor. 1988’deki suikast girişimi de masada. Nisana kadar iddianame hazırlanmazsa zaman aşımı olacak. Adli Tıp’ın ön bulgularını değerlendiren DDK raporunu hazırlayan uzmanlardan biri, zaten Hacattepe’deki bazı tetkiklerde vücutta olmaması gereken maddelere rastlandığını açıklıyor. “Vücudun 19 yıl bozulmadan kalması ve zehirli maddelerin kaybolmaması sürpriz.” diyor. Asıl raporun beklenmesi gerektiğini belirten aynı uzman, Özal’ın Köşk’te ‘korumasız’ bırakıldığına dikkat çekiyor; kasta varan ihmallerin soruşturma konusu olması gerektiğini söylüyor: “Sağlık riskleri olan birisinin sağlık ve güvenliğinde çok ciddi başıbozukluk vardı. Köşk’te korumasız bırakılmıştı. İhmal var, kasıt da olabilir. Özal’ı başka bir yolla da kolaylıkla öldürebilirlerdi. Zehirlendiği kesinleşirse demek ki kendilerinden çok eminlerdi.”

Ölümü kimlere yaradı?

DDK’nın tespit ettiği bazı ihmalleri ise şöyle açıklıyor: “Kritik sağlık sorunları olan Özal’ın 24 saat 7 gün doktoru yoktu. Kriz anında Köşk doktoru aranmadı. Sağlık personeline bilerek izin verildi. Sağlık kontrolü için GATA’ya gideceği bilgisi verilmesine ve hazırlıklar yapılmasına rağmen, krizden sonra ani bir kararla Hacattepe’ye sevk edildi. Hastane yetkilileri önceden uyarılmadı. Acil’den girişte tam bir keşmekeş ve zaman kaybı yaşandı. Özal, Hacattepe’ye getirildiğinde vefat etmişti. Ancak ölmemiş olsa bile kendisine yapılan bazı aşırı tıbbi müdahaleler ölümüne sebep olacaktı. Ani ve görevi başında şüpheli şekilde hayatını kaybeden Özal’ın naaşına, doktorlar ‘yapılsın’ demesine rağmen otopsi yapılmadı. Vücudundan kan, kıl ve doku gibi ölüm sebebini araştıracak numuneler alınmadı. Kan örneği kayboldu. Özal’ı GATA’ya götürmek için yola çıkan hasta taşıma aracı üçüncü vitese geçmiyordu ve içinde tek bir tıbbi malzeme bulunmuyordu. Köşk personeli ve mutfak çalışanlarının özenle seçilmediği anlaşıldı. Kumar borcu olan bir kişi tespit edildi.” Köşk’ün işleyişinden Cumhurbaşkanlığı genel sekreteri ve yardımcısı sorumlu. Özal döneminde Kemal Yamak genel sekreterdi. Hacattepe’de bütün raporlarda Yüksel Bozer’in imzası vardı. GATA’nın komutanı Ömer Şarlak, Muhafız Alayı Komutanı Hasan Iğsız’dı. Hacettepe’ye sevk kararını da Başyaver Aslan Güner verdi.

Peki, Turgut Özal’ı kim öldürdü? Kardeşi, eski içişleri bakanlarından Korkut Özal, Turgut Özal’ın, Köşk’e kadar sızan bir çete tarafından öldürüldüğünü ve bunun 2007’den sonra yargı karşısına çıkarılan Ergenekon olduğunu ileri sürüyor. O dönem Sağlık Bakanlığı yapan Halil Şıvgın, Özal’ın tek başına ölümüne değil fotoğrafın tamamına bakmak gerektiğini söylüyor. “Özal’la birlikte bir dönem kapandı. Devlet kadroları tamamen değişti.” diyor. Ahmet Özal da, babasının ölümü ile takip eden günlerde yaşanan faili meçhul cinayetler arasında ilişki olup olmadığının araştırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Savcıları, MİT, askerî istihbarat ve emniyet arşivlerini açmaya çağırıyor. O dönemin bir başka bakanı Vehbi Dinçerler de 1988’deki suikast girişimi ile ölümü arasında ilişki olduğunu ileri sürüyor.

Cumhurbaşkanı Özal’ın öldüğü 1993 yılı Türkiye için kanlı bir dönemdi. Bingöl’de 33 er katliamı yaşandı. Jandarma Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, JİTEM Grup Komutanı Binbaşı Cem Ersever ve gazeteci Uğur Mumcu hayatını kaybetti. Özal’la birlikte bu isimlerin ortak özelliği ya PKK’yla mücadelenin doğrudan içinde yer almaları ya da sorunun çözümü için ciddi mesai harcamalarıydı. 93’ün önemli olayları şöyle:

24 Ocak 1993: Gazeteci Uğur Mumcu bomba ile öldürüldü.
17 Şubat 1993: Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, Beechcraft B200 King Air tipi uçağın henüz aydınlanamayan nedenlerle düşmesi sonucu hayatını kaybetti.
17 Nisan 1993: Turgut Özal öldü.
16 Mayıs 1993: Süleyman Demirel cumhurbaşkanı oldu.
24 Mayıs 1993: Bingöl’de 33 asker şehit düştü.
2 Temmuz 1993 (Sivas Provokasyonu): Sivas’ta Pir Sultan etkinliklerine katılan Aziz Nesin ve bir grup aydın-sanatçı, kaldıkları Madımak Otel’de yakılmak istendi. 37 kişi öldü.
22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikast sonucu öldürüldü.

4 Kasım 1993: Cem Ersever, öldürülmüş olarak bulundu.

DDK raporundan ‘zehirlenme belirtileri’

1-“Merhum Turgut Özal’la ilgili tıbbi kayıtlarda ve beyanlarda ‘digoksin’ kullandığına dair bir bilgi olmamasına rağmen o dönemdeki Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Klinik Patoloji Laboratuvarı şefi Dr. Cumhur Özkuyumcu beyanında, kendisine digoksin düzeyi ölçülmesi için gönderilen kanın hemolizli olduğu, sonuç alınamadığı, bununla birlikte digoksin düzeyinin çok yüksek değerlerde olduğu için cihaz tarafından okunamadığı bilgisini aktarmış ve bu bilgiyi not ettiğini belirtmiştir. Ancak, hasta dosyasında bu işleme ait bir kayda rastlanmamıştır.

2- ALT ve AST, sodyum ve diğer elektrolit düzeylerinde normalden daha yüksek değerler saptandığı görülmüştür. Bu değerlerin bir kısmının kardiyo pulmoner resüsitasyona (kalp akciğer canlandırması, CPR) bağlı olabileceği düşünülmekle birlikte protein ve albümindeki aşırı düşük değerlerin (albumin değerinin 1.2 g/dL, normali 3.2-4.5 g/dL, total proteinin ise 2.3 g/dL, normali 6.0-7.8 g/dL olduğu), Özal’ın bilinen hastalıkları ve mevcut klinik durumu dikkate alındığında akut bir kardiyak olayla açıklanamayacağı düşünülmektedir. Ancak, herhangi bir incelemenin yapıldığına dair hasta dosyasında da bir kayda rastlanmamıştır.

3- Hasta dosyasındaki kayıtlara göre, fosforun 12.8 mg/dL (normali 2.3-4.7 mg/dL) olarak ölçüldüğü görülmüştür. CPR’ın fosforu yükselttiği bilinmekle birlikte üç kat yükselttiği ile ilgili literatürde bir bilgi bulunamamıştır. Bazı farmasötik ve toksikolojik maddelerin fosfor değerlerini bir miktar yükselttiği bilinmektedir. Bu nedenle bu kadar yüksek fosfor değerinin açıklanmaya ihtiyacı vardır. Ancak, bu konuda herhangi bir incelemenin yapıldığına dair hasta dosyasında bir kayıt görülememiştir.

4- Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde alınan kan örneğinde kan üre azotu normal iken, kreatinin düzeyi 2.1 mg /dL olarak tespit edilmiştir. Merhum Cumhurbaşkanı’nın Düzen Laboratuvarı tarafından 1987-1993 yılları arasında yapılan tetkiklerine bakıldığında, kan üre azotu ve kreatinin düzeylerinin normal aralıklarda seyretmiş olduğu anlaşılmaktadır. Kan, üre, azot değeri normal olduğu halde izole kreatinin yüksekliği yapan durumlara bakıldığında bunların kas yıkımı, simetidin, trimetoprim, sefalosporin gibi ilaçların kullanımı, kanda keton, metanol ve isopropil alkolün olabileceği literatürden anlaşılmaktadır. Ancak, Merhum Cumhurbaşkanı’nın tıbbi kayıtlarında bunlarla ilişkili bir durum saptanmamıştır.

5-Resüsitasyon sırasında meydana gelen kas yıkımının az olduğu bilinmektedir. Özal’ın tetkik sonuçlarındaki CK değerinin CPR uygulamasına bağlı ‘Ezilme Sendromu’ olasılığı ile hafif yükselmesinin (1642 U/L) kreatinindeki bu yüksekliği açıklamayacağı; netice olarak, kan üre azotu normal iken kreatinin düzeyinin yüksek bulunmasının açıklanması gereken bir durum olduğu değerlendirilmiştir. Ancak, hastane dosyasında veya hekimlerin beyanlarında açıklayıcı bir yorumun yapılmamış olduğu tespit edilmiştir.”

Özal’ın İkinci değişim programında neler vardı?

Özal, cumhurbaşkanlığı döneminde ‘ikinci değişim programı’nı hazırlamıştı. Ömrü vefa etse cumhurbaşkanlığının bitiminde veya sürenin sonunu beklemeden kuracağı parti ile, ikinci değişim programını uygulamaya sokacaktı. Programı şu hususları içeriyordu: “Yerel yönetimler güçlendirilmeli. Merkeziyetçi idarî yapı, mutlaka ıslah edilmeli. Valileri halk seçmeli. Bölge valilikleri kurularak, başkanlık sistemine geçiş süreci başlatılmalı. Memur sayısı yarı yarıya azaltılmalı. KİT’ler özelleştirilmeli, barajlar, otoyollar, elektrik santralleri özel teşebbüse satılmalı. SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur derhal özelleştirilmeli. Gelir ve Kurumlar vergilerinin oranı indirilirken, KDV oranı çıkarılmalı. Ağır sanayiden vazgeçilmeli, teknoloji yoğun sermayeye, turizme ve tarımda seracılığa yönelmeli. Sekiz yıllık mecburi öğretim dışında, liseler dahil tüm öğretim kurumlarında paralı eğitime geçilmeli. Yabancı sermaye girişi hızlandırılmalı. Genel sağlık sigortası ve aile hekimliği kurularak, tüm vatandaşlar uygulama içine alınmalı. Her alanda vatandaşlar serbestçe yarışa sokulmalı. Çevrenin korunmasına önem verilmeli.” affraid
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Özal’ı Köşk’te yalnız bırakanlar araştırılsın 12 Kasım 2012 / İDRİS GÜRSOY

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: DÜNYA VE ÜLKEMİZDE YAŞAM :: Sosyal Hayat & Medya :: KARA KUTU -

/

forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar