Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08
Mesaj Sayısı : 594
Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor
Konu: Çağrı tekrar çekilir mi? (1) M.Nedim Hazar Cuma 07 Ara. 2012, 19:22
"Duydun mu?" dediler, "Peygamber Efendimiz'i karalayan bir film yapmış yine alçaklar!" Yeni bir şey değildi bu... Hemen paniklemeyin, bir önceki yazımızın yanlışlıkla tekrarı değil bu. Çünkü hâlâ böyle diyenler çıkıyor karşıma. Sonrası biraz daha değişiyor.
Şöyle oluyor: 'Biz niye İslam tarihini, Müslüman kahramanları, olayları layıkıyla anlatan filmler çekemiyoruz?' Artık bir klişe soru haline gelmiş bir şeydir bu. Her kutsal günde, manevî atmosferde zevkle izlenilen Mustafa Akkad'ın Çağrı filmi izlenirken ve sonrasında da hep aynı tartışma yapılır. Kendi kendimize kızarcasına şu tespiti yapmaya bayılırız: Çağrı'dan başka doğru dürüst filmimiz yok! Olaya biraz daha dışarıdan ve gözlemci sıfatıyla müdahil olanlar ise şöyle derler mesela: Kaç yıl oldu, Müslümanlar hâlâ bir Çağrı çekemediler!
Elbette haklı bir tespit ve yerinde bir gözlemdir.
Doğrudur, Müslümanlar üzerinden neredeyse 40 yıl geçmesine rağmen bırakınız Çağrı'ya içerik, estetik ve etki açısından denk, yanına bile yaklaşabilecek bir film çek-e-mediler. Bundan sonra da biraz zor, -beylik ifadeyle- bir Çağrı kolay çekilmiyor zira!
Durumu anlatabilmek için Akkad ve Çağrı'nın çekim hikâyesine bakmak lazım. Yılını tam hatırlamıyorum, sanırım 1990'lı yılların başıydı. Mustafa Akkad film işine oluk oluk para akıtan muhafazakâr bir işadamı ve TV istasyonunun sahibinin daveti üzerine ülkemizdeydi. Bu enteresan adamla tanışmayı kafaya koymuştum ama nedense onu ülkemize getiren dostlarımız kimseyle görüştürmüyorlardı. Kaldığı otele gittiğimizde bizi nazikçe reddettiler. Tam otelden çıkarken resepsiyonun telefonu çaldı ve biri bize seslendi: "Mustafa Akkad ile görüşmek isteyen sizler misiniz?"
Büyük usta, gazetecilerin kendisiyle görüşmek üzere geldiğini duymuş ve gizlice bizi arayıp, biraz bekledikten sonra aşağıya geleceğini bildirmişti. Yarım saat kadar, kendisine ev sahipliği yapan elemanların evlerine gitmesinden sonra lobide karşımıza geldi. Elinde tuttuğu piposu ve beni inanılmaz derecede şaşırtan entelektüel duruşuyla, piyasa kurdu bir yapımcı-yönetmenden çok bir feylesof, bilge bir sinemacı ile karşı karşıyaydık. Beraberimde şimdilerde Bugün gazetesinde yayın yönetmenliği yapan meslektaşım Erhan Başyurt vardı. Ve o gün epey uzun süren bir görüşme yaptık rahmetli Akkad ile. Çok az bir kısmını da gazetede haber olarak yayımladık.
Çok çarpıcı bir hayat hikâyesi vardı büyük ustanın: Mustafa Akkad, 1930 yılında Halepli bir gümrük memurunun ve Antepli bir ev hanımının oğlu olarak dünyaya geliyor. 19 yaşına geldiğinde babasına, Amerika'ya gidip film eğitimi almak ve yönetmen olmak istediğini söyleyince, çok şaşırıyor herkes. Düşünün lütfen 1940'lı yılların sonunda Halep'in küçük bir kasabasındaki Müslüman bir Arap çocuk sinema endüstrisinin merkezine gidip, yönetmek olmak istiyor!
Bu müthiş idealizmin önünde durmuyor baba Akkad, bütün birikimi olan 200 doları oğluna uzatıp dualar ile yolluyor Mustafa'yı. Yollarken bir şey daha veriyor yürekli baba: Kur'an-ı Kerim... Yüreğinde böylesi bir sinema tutkusu, arkasında baba duasıyla Los Angeles'a gidiyor Akkad. Ucla Üniversitesi'nde sinema eğitimi alırken bile babasının onu yolladığı günkü bilinçten zerre sapmıyor. Okula mescit açılması için mücadele ediyor mesela. Ve açtırıyor da. Mezuniyet sonrasında akademik kariyerine Californiya Üniversitesi'nde devam edip yüksek lisans yapıyor. Daha öğrenci iken CBS'de çalışmaya başlıyor. Ve ünlü Sam Peckinpah ile sıkı dostluk kuruyor... Sınıf arkadaşı Patrica'ya aşık oluyor ve evleniyorlar. Birbirlerinin inancına saygı duyan bir evlilik sonrasında doğan çocuklarını da kendi kültüründen uzak yetiştirmiyor Akkad. Bunları anlatırken, bir ara gülümsedi ve bana 'aslında ben de yarı Türk sayılırım' dedi.
Amerika'daki İslam algısı onu hep rahatsız ediyor. Hollywood'un İslam'a bakışı üzerindeki yükü vebale dönüştürüyor bir süre sonra. Bireysel ilişkiler ile bu algıyı kıramayacağına inanıyor. İlk başta kendi çocukları olmak üzere, en küçük yaştaki çocuklardan, İslam dinini bilmeyen gayrimüslimlere kadar herkesin anlayabileceği, anlayıp sıcaklık duyacağı bir İslam'ı anlatan film çekmeyi kurguluyor. Çağrı filmi projesi gelişiyor böylece. Ancak kolay değil, böylesi büyük ve ilk olan bir projeyi hayata geçirmek. Zira ilk engeller Amerikan film sektöründen değil, kendi kültüründen ve dinine mensup çevrelerden geliyor. Bir sonraki yazıda konuya devam edelim...