Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Çağrı tekrar çekilir mi? (4) M.Nedim Hazar

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Çağrı tekrar çekilir mi? (4) M.Nedim Hazar Çağrı tekrar çekilir mi? (4) M.Nedim Hazar Icon_minitimeCuma 07 Ara. 2012, 19:29

Kendisiyle bir otel lobisinde yaptığımız sohbetin bir yerinde, cahilliğin verdiği cesaretle Kevin Reynolds'un çektiği Robin Hood filmini izleyip izlemediğini sordum Akkad'a. Gülümseyerek baktı.

Faslı Azim (Morgan Freeman canlandırmıştı) tiplemesi ve imanlı bir karakterin doğru konumlandırılmasıyla ilgili bir şeyler geveledim. Şöyle dedi: "Amerika'da öğrencilerim var. Müslüman olanlar da var. Ancak üzülerek görüyorum ki, bazıları sadece ibadeti düşünüyor, bazılarının ise din ile hiç ilgisi yok, sadece kültürel Müslümanlar. Hem sanatı, hem inancı önemseyen genç kitle maalesef çok az..." Akkad'a göre mesele; yitirilen, kaybolan bakış açısının yakalanmasıydı. Yoksa sadece parayla, teknik ekipmanla olacak işler değildi bunlar. Sanata, sinemaya daha geniş bir vizyon ile bakacak sanatçı, yazar ve yapımcılara ihtiyaç vardı. Ekledi: 'İşte ben, yıllardır bunları arıyorum!'

Böylesi muazzam bir ustayı maalesef en verimli çağlarında yitirdik. Mustafa Akkad'ın ölümü bu nedenle tarifi imkânsız bir kayıptır. Sadece sinema adına değil, İslam adına da... Peki, tüm bunlar olup biterken Türkiye'de durum nasıldı?

Bakalım...

Yücel Çakmaklı'nın öncülüğünü yaptığı bir kuşak 1960'lı yıllarla beraber sinemada teorik ve pratik olarak varlık göstermeye başladı. Çakmaklı, aşağı yukarı Mustafa Akkad ile aynı mefkureyi savunan bir amaç için 1968'de kurduğu Elif Film ile ilk proje olarak da 'Kâbe Yollarında' isimli bir belgesel çekmiş ve sinema izleyicisinden olumlu tepki de almıştı.

Ancak şirketin ilk konulu filmi olan 'Birleşen Yollar' için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Malum, bugünlerde ATV'de yayınlanan 'Huzur Sokağı' isimli diziye kaynaklık eden romandan uyarlanan 'Birleşen Yollar', gösterime girdiği anda belli bir izleyici kitlesini yakalamasına rağmen, en büyük reaksiyonu dindar kesimden ve muhafazakâr medyadan almıştı. Sonrasında MTTB Sinema Kulübü ile sadece o dönem öncesine göre değil, bugün bile pek rastlayamadığımız yoğunlukta sinema konuşulmaya başlandı. Sinema tutkusu olan gençler bir araya geliyor, film izliyor, tahliller yapıyorlar ve bunları medya aracılığıyla geniş kitlelere duyuruyor, teorik tartışmalar, kuramsal açılımlar içine girmeye çabalıyorlardı.

Fakat bugün baktığımızda; tüm iyi niyet ve samimiyete rağmen o dönemdeki ülkemizdeki sinema ortamının; genişleyen, sınır dışına doğru zorlayan, içerikten estetiğe evrensel olmaya çabalayan bir görüntüden ziyade; gittikçe kendi dar kalıplarının içine hapsolan, daralan ve nihayet çekildiği topraklar haricinde çok fazla anlam ifade etmeyen bir tarza dönüştüğünü görüyoruz.

Merhum Çakmaklı'nın neler yaptığını, ne gibi fedakârlıklara katlandığını en iyi bilenlerden biriyim. Ancak, kabul etmek lazım ki; insan kurabildiği hayalleri kadar muvaffak oluyor. Mustafa Akkad, dönemin şartlarına göre çok daha zor olan bir işe kendini adamıştı; Suriye'nin ücra bir beldesinden sinemanın merkezine gidip, hayalini gerçekleştirmek. O nedenle uzaktan bakıldığında boyunu çok aşan büyük ve evrensel bir işe soyunmuşken, bizde Asaf Tengiz'in çektiği "Hz. Ömer'in Adaleti", Nuri Akıncı'nın çektiği "Hz. Yusuf'un Hayatı" ve "Kız Evliya" ile Çetin İnanç'ın çektiği "Hz. Bilal-i Habeşi" gibi, bugün sadece 'nostalji' olsun diye izlenebilen 'piyasa' filmleri çekiliyordu. Zira bu filmler, bırakınız belirli bir iddia taşımayı, içi boş taklit yapım olmaktan ileri gidemiyordu. Şubat 1973'te, Taksim'deki Venüs Sineması'nda yapılan 'Mısır Filmleri Toplu Gösterisi', Yeşilçam'da taklit bir 'dini film' furyasını tetiklemişti. Misal, Niyazi Mustafa'nın çektiği 'Rabia'tül Adeviye' adlı Mısır filmi, Osman Seden ve Süreyya Duru tarafından ayrı ayrı uyarlandı. Sinemalarda başrolünü Fatma Girik ve Hülya Koçyiğit'in oynadığı aynı senaryolu ve konulu iki filmin aynı anda vizyona girmesi, Yeşilçam'ın bu işe sadece 'ticari' perspektiften baktığının ispatı gibidir. Üstelik bu arada, Akün Film, Rabia filminin orijinalini getirip piyasaya sürünce, gösterim olan ve aynı konuyu işleyen film sayısı üçe çıkmıştı.

Yavaş yavaş sona geliyoruz, az daha sabır...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Çağrı tekrar çekilir mi? (4) M.Nedim Hazar

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: ABİDE ŞAHSİYETLER :: Tarihi Şahsiyetler -

/

forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar