Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Ecevit, MGK'da Gülen'i nasıl savundu?

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Ecevit, MGK'da Gülen'i nasıl savundu? Ecevit, MGK'da Gülen'i nasıl savundu? Icon_minitimeÇarş. 04 Ara. 2013, 10:38

Öncelikle şuradan başlayalım. İnsan biraz edebinden sessiz kaldıkça ve sükut ettikçe, bunu zayıflık zanneden hamakat ehli var.
Gülen Camiası'nın 28 Şubat'ta darbecilere yakın durduğu palavrasını ortaya atan güruha sesleniyorum.
Şimdiki gençler hatırlamayabilirler... 28 Şubat döneminde Samanyolu TV'nin anahaber bülteni durumundaki hafta içi her akşam 1.5 saat boyunca yayınlanan Haber Kritik programının yapım ve sunucusu, yani birinci derece ekran yüzü bendim. Programın Ankara ayağında da Haluk Örgün vardı.
Kimse karnından konuşmasın. Kanal 7 ekranlarında İstanbul'da Ahmet Hakan, Ankara'da Zahit Akman, STV ekranlarında bizler askeri vesayete çatır çatır kök söktürüyorduk. Tersini iddia eden ve bir örnek ortaya koyabilen densiz varsa çıksın ortaya, hakikat aynasında kendisini savurur, paçavraya çeviririm.
28 Şubat döneminde ekranda olan en güçlü haber programlarının başında Haber Kritik geliyordu. Konuklar açısından Haber Kritik'e çıkmak prestij kaynağıydı.
O dönemde içimiz dışımız devlet sırrıyla doluydu ama tıpkı şimdi olduğu gibi o zaman da Ali'den dinlediğimizi Veli'ye, Veli'den dinlediğimizi Ali'ye aktarmıyorduk. Güvenilir olmak en büyük sermayemizdi. Yayıncılıktaki ilke çadırımızı ülke çıkarlarının tam ortasına kurmuştuk.
İstanbul Harbiye Orduevi'nin cumhurbaşkanlarının kaldığı 19. Katından canlı yayın yapan ilk ve tek gazeteci de bendim, Yekta Güngör Özden Anayasa Mahkemesi başkanı iken makam odasından canlı yayın yapan da... Bir şey söylenecekse, en iddialı konuklar bizim yayınlarımızda olurdu.
Tarihe 28 Şubat olarak geçen meşhur 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının gerçekleştirildiği saatlerde canlı yayındaydık. Toplantı uzadıkça uzuyor, kamuoyunun merakı artıyordu. Canlı yayın konuğum gazeteci Nazlı Ilıcak'tı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e çok eskiden beri en yakın gazetecilerden biriydi.
Darbelerin kitabını yazmış Nazlı Ilıcak'a canlı yayında, 3 darbe görmüş Cumhurbaşkanı Demirel'in devam etmekte olan MGK toplantısında atanmış askerlerden yana mı, meşru seçimle iş başına gelmiş Erbakan Başbakanlığındaki siyasi irade tarafında mı saf tutacağını sormuştum.
Nazlı Ilıcak, tanıdığım ve darbelere şahit olmuş Demirel demokrasiden yana tavır koyar dedi. Ben ise, herkes geçmişini bir kişilik olarak yanında taşır. Darbelerde şapkasını alıp kaçan Demirel, göreceksiniz bu akşam da yine darbecilerden yana tavır alacaktır” demiştim. Ben haklı çıktım.
Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının elbette kendine özgü psikolojisi vardır. Zaten oturma düzeni de uzun yıllar boyunca askerle siyasetçileri karşı karşıya oturtacak şekilde adeta bir muharebe düzeni şeklinde konumlanmıştı.
Fakat dedik ya, herkes geçmişini yanında taşır diye...
O yıllarda bunun istisnası olan bir siyasetçi de oldu.
28 Şubat olarak geçen meşhur 28 Şubat 1997 tarihli toplantıdan 1 yıl sonra, gündeminin büyük bölümünü “Fethullah Gülen” oluşturan 27 Mart 1998 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı yapıldı.
Gerisini, askeri kaynaklara yakınlığıyla bilinen gazeteci Muharrem Sarıkaya'nın, ertesi günkü Hürriyet gazetesinde manşet olan, “Gülen'i savundu” şeklindeki haberinden okuyalım... (Tıklayınız).
“Milli Güvenlik Kurulu'nun önceki akşamki toplantısında, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ile komutanlar arasında, cemaat lideri Fethullah Gülen'in irticaya destek olup olmadığı konusunda anlaşmazlık yaşandı. Ecevit, Gülen'i müdafa ederken, hakkındaki görüşlere karşı çıktı. MGK'da, Fethullah Gülen'in orduya sızma girişiminden ve çeşitli faaliyetlerinden rahatsızlık duyduklarını söyleyen komutanlara Başbakan Yardımcısı Ecevit Ecevit, ‘‘Siz, Gülen'i tanısanız bunları söylemezdiniz” dedi.
Haberin devamı şöyle;
“Gülen konusunda MGK'nın diğer sivil üyeleri hiçbir yorumda bulunmazken, Başbakan Mesut Yılmaz da zaman zaman Ecevit'e yakın görüşler dile getirdi. Yılmaz, özellikle raporda Gülen'e dönük sert ifadelere karşı çıkıp, aynı üslupla bu görüşleri eleştirdi. Sonuçta, yayınlanan bildiriye, ‘rejime dönük faaliyetlerin hoşgörü ile karşılanmaması ve bu kişilerin cesaretlendirilmemesi' görüşü konularak bir orta yol bulundu.
23 Haziran 1999 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da Fethullah Gülen konusunda detaylı bir rapor sunulmuş, devletin farklı istihbarat birimlerinden aynı içerikte gelen raporlara rağmen Başbakan Bülent Ecevit, “raporların neyi yansıttığı kadar, benim de bir insan ve bir başbakan olarak kişisel fikrim ve kanaatim var. Ben raporlarda yazılanlarla aynı görüşte değilim” diyebilmiştir.
O yıllarda GÜLEN CAMİASI neredeyse her MGK toplantısının gündemindeydi.
Nitekim yine askeri kaynaklara yakınlığıyla bilinen gazeteci Sedat Ergin 25 Şubat 2000 tarihli MGK toplantısının ardından “MGK'da Fethullah Gülen tartışması” başlıklı yazısında şunları yazdı;
“Başbakan Ecevit'in kamuoyu önünde açık bir şekilde Gülen'i sahiplenmesi, komutanların geçen cuma (25 Şubat) günkü MGK toplantısında ‘‘Gülen Dosyası''nı bu kez daha kuvvetli ifadelerle gündeme getirmelerine yol açtı.
İlginç olan nokta, bu kez bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun söz alarak, bu okullarda irtica propagandası yapıldığını belirtmesi oldu. Başbakan Ecevit ise bu teşhise katılmadığını belirterek, Gülen'in okullarını farklı değerlendirdiğinin kayda geçilmesini istedi. Sonuçta Milli Güvenlik Kurulu, sıkıntılı bir şekilde sonuçlandı.”
Bu toplantıdan 6 ay sonra 23 Ağustos 2000 tarihinde yapılan MGK'da da yine gündem başlıklarından biri Gülen'di. O günlerde Fethullah Gülen hakkında çıkan tutuklama kararının ardından Başbakan Bülent Ecevit'in “yargılamanın beraatle sonuçlanmasını temenni ediyorum” cümlesinden askerlerin duyduğu rahatsızlık gündem gelmiş, Ecevit yine aynı kararlılıkla Gülen'in arkasında durmuştu.
Sözün kısası, MGK'nın sistem içindeki yeri ve oradan konuşulanların neler olduğu ve meselelerin hukuki boyutu daha uzun süre tartışılmaya devam edecektir.
Yakın tarihin şartlarını bilmeden bugünden yapılan değerlendirmeler her zaman sağlıklı sonuç vermez. Bu tür konuların tüm boyutları bilinmeden siyasete malzeme yapılması da sağlıklı olmaz.
Kalplerde ve gizlenmiş olan niyetlerde gerçekte neler olduğu da elbette ahirette ayan beyan ortaya çıkacaktır. Herkese, yorumlarında ve değerlendirmelerinden insaf sahibi olmayı öneriyorum. Muhatap her kim olursa olsun.
Prof. Dr. Osman Özsoy - Haber 7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ecevit, MGK'da Gülen'i nasıl savundu?

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: DÜNYA VE ÜLKEMİZDE YAŞAM :: GAZETE YAZILARI ve YAZARLARI -

/

Yetkinforum.com | Sanat, Kültür ve Hobiler | Edebiyat, Şiir | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar