Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Hırsızlık, Diyanet ilmihali ve ‘Ofli’ Hoca ALİ HAFIZOĞLU

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Hırsızlık, Diyanet ilmihali ve ‘Ofli’ Hoca ALİ HAFIZOĞLU Hırsızlık, Diyanet ilmihali ve ‘Ofli’ Hoca ALİ HAFIZOĞLU Icon_minitimePaz 28 Ara. 2014, 13:57

Memleket özellikle son bir senedir kupon arazileri, sit alanlarına dikilen gayri meşru villaları, acımasızca imara açılan ormanlık alanları, zorla, tehditle, rıza dışı kamulaştırılan yerleri, yağmalanan vakıf mallarını, katledilen zeytinlikleri, hunharca boğazlanan ağaçları, üzerine titrenmesi gereken tarihî mekanların sağına, soluna, ortasına kondurulan kafeleri, yandaşlara, yakınlara, servis edilen avanta/j/ları, insanüstü bir çabaya rağmen sıfırlanamayan envai çeşit milyonları, başına ak gelince paklanacak zannedilen kaçak ‘Ak Saray’ları konuşuyor.

şin tuhafı, vasat bir idrakin, ölmemiş bir vicdanın, evinden işyerine, işyerinden evine gidip gelebilecek yeterlilikte bir aklın asla kabul ve tahammül edemeyeceği bu yolsuzluk, hırsızlık ve talan kasırgası, kamuoyuna “gayet normalmiş” gibi enjekte ediliyor.

Koskoca Diyanet camiası ve ilahiyat dünyası, bir iki cılız ses dışında bütün bu olup biten karşısında neredeyse dut yemiş bülbül gibi...

Bu halet-i ruhiyetin pençesinde ezildiğim günlerden birinde misafir olduğum mübarek bir ders halkasında dikkatim okunanlara takılıp kaldı.

Şöyle diyordu kitapta:

“Günümüzde kamu arazilerinin, özellikle ormanlık alanların, vakıf mallarının, kimsesiz ve güçsüz kimselerin arazilerinin ‘Allah ve ahiret korkusu olmayan, dinî hassasiyeti, kanun ve kul hakkı telakkisi ve insanlardan utanma duygusu bulunmayan kimselerce’ açıktan açığa gasbedildiği, bunlardan büyük gelirler elde edildiği ve bu kimselerin çeşitli siyasal ve toplumsal zaaflar sebebiyle gerektiği şekilde takibata uğramadığı da bir gerçektir. Bu şekilde ele geçirilen mallar fıkhen hiçbir zaman gasbedenin mülkiyetine geçmediği, daima mesuliyeti ve utancı mucip bir davranış olarak görüldüğü gibi fakihler gasbedilen arazide kılınan namazın caiz olup olmadığını bile tartışmışlardır. Dinî hassasiyetin yitirilmesine ilave olarak kamu otoritesinin zaaf ve çelişki içinde olması da bu gasp ve yağmanın kamu düzenini bozacak, şehirleşmeyi ve çevre düzenini, hatta toplum sağlığını tehdit edecek düzeye varmasına yol açmaktadır.”

“Elleriniz dert görmesin, ağızlarınız bal yesin, işte bu!” dedim içimden.

Asıl şaşkınlığı okunan metnin kaynağı zikredilince yaşadım.

“Diyanet İlmihali” Helaller ve Haramlar bölümü.

Derine dalmaya ne gerek vardı.. Basit bir ilimihal kitabı bile meseleyi efradını cami ağyarını mani hükümlüyordu.

Peki o halde kendi yayımladığı ilmihal kitabında konuyu gayet “açık-net” ortaya koyan Diyanet’in ve koskoca ilahiyat camiasının sesi şimdi niye çıkmıyordu?

İşin içinden çıkamayınca, Karadenizli de olmamız hasebiyle bu müşkül meselenin halli için soluğu bizim “Oflu Hoca”nın yanında aldım.

Zaten memleketin gidişatından haberdardı. Ben içimi döktüm. Yandım, yakıldım, estim, gürledim, dalgalandım, duruldum. Lafın sonunda “Yaptıkları her yolsuzluğu, hırsızlığı bir fetvaya dayandırıyorlarmış. Anlayamıyorum, nasıl böyle bir şey olur” dedim.

Ve “Hocam aha da işte Diyanetin ilmihali.” diye söylenerek kitabı uzattım.

Kitabı aldı, altını kırmızı kalemle çizdiğim, sizin için yukarıda alıntıladığım bölümü okudu. Bitirdikten sonra uzun burnunun ortasına kadar inmiş gözlüğünü yukarıya doğru iterken “Sen okuduğunu anlamamişsun uşağum.” dedi bana. Gayr-i ihtiyarî “ne gibi” hocam diyecek oldum.

-Bak ne yazayi habu kitapta: “Allah ve ahiret korkusu olmayan, dinî hassasiyeti bulunmayan.”

-“Evet hocam ben de onu diyorum.”

-“İyi uşağum sen öyle deyisın da, onlar da deyilar ki; Bizde Allah korkusu da var ahiret korkusu da. Bizdeki dinî hassasiyet de kimse de yoktur.”

-“Ha bu kitaptaki fetva, Allah korkusu, ahiret korkusu, dini hassasiyeti olmayanlar içindir uşağum. Onlar için değil.”

Anladun mi şimdi?..

Ben anlamadım.

Bilmem, siz anladınız mı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hırsızlık, Diyanet ilmihali ve ‘Ofli’ Hoca ALİ HAFIZOĞLU

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: DÜNYA VE ÜLKEMİZDE YAŞAM :: GAZETE YAZILARI ve YAZARLARI -

/

Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar