Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Gazzalî: Özerklik ve ahlak Hilmi Yavuz

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Gazzalî: Özerklik ve ahlak Hilmi Yavuz Gazzalî: Özerklik ve ahlak Hilmi Yavuz Icon_minitimeSalı 21 Nis. 2015, 08:54

İslam medeniyetinin en büyük düşünürü olan ‘muhteşem’ Gazzalî, bana göre elbet, İslam’ın ilk ve tek filozofudur.

‘İlk ve tek’ diyorum, bu, rastgele yapılmış bir değerlendirme değil: ‘Felasife’ yani Farabî, İbn Sina ve İbn Rüşd [hatta ‘felasife’ye El Kindî’yi de katabiliriz] inşa ettikleri sistemin yapısı ve formu itibariyle felsefe, ancak muhtevası bakımından İslam olduğu su götürür kimliklerdir. Gazzalî’nin Tehafüt’te İbn Sina’yı üç temel meselede [Alemin Kıdemi, Cesedin Haşri ve Allah’ın sadece Küllîleri bilebileceği meselelerinde] haklı olarak ‘Küfr’ ile itham etmesi, bu görüşleri paylaşan felasife ile birlikte elbette onlara, ‘İslam filozofu’ olarak atıfta bulunmayı mümkün kılmıyor. Dolayısıyla Büyük Gazzalî’yi, İslam’ın ilk ve tek filozofu kabul etmekte bir beis yoktur. Felasifede İslam, Aristoteles’çi bir beden üzerine giydirilmiş İslamî kılıktan ibarettir.

Gazzalî’nin felsefî düşünceleri ile olduğu kadar ahlakı ile de gerçek ve örnek ya da ideal bir mü’min kimliği ortaya koyduğuna hiç kuşku yoktur. Frank Griffel, ‘Gazalî’nin Felsefî Kelâmı’ [1] adlı o değerli kitabında el-Munkız mine’d-dalâl’daki açıklamaların paralel olarak, insan fiillerinin ahlakî değerine ilişkin değerlendirmeler[in] ön plana çıkmaya başla[dığını] ve onun el Makdisî’nin hayatından ve öğretilerinden etkilenerek yapıp etmelerini çok daha riyazetçi bir tavra dönüştürdüğünü bildirmektedir: ‘Bir kişinin ders vermek suretiyle elde ettiği gelirin meşruiyeti, Gazzalî için önemli bir mesele haline gelmişti. Şayet yemek haram yollarla kazanılmışsa haram sayılır. Bu aynı zamanda, elindeki geliri gayrimeşru bir şekilde elde etmiş bir kişinin verdiği parayla satın alınan yemek için de geçerlidir. Gazzalî, yönetici ve yardımcılarının servetinin genel anlamda gayrimeşru olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaya başlamıştır. Bağdat Nizamiyyesi, Selçuklu idaresinin toprak gelirleri ve doğrudan bağışlarıyla finanse ediliyordu.[…] Acaba okul, daha önce yapılmış binaların malzemelerinden çalınarak mı inşa edildi? Bağışlanan okulun arazisi meşru bir şekilde mi alınıp kamulaştırıldı? Hocaların maaşları, yasal sahiplerinden zorla alınmış vergi gelirleri ile mi ödendi?’

Selçuklu veziri Nizamü’l-Mülk’ün özerk konumda olan ulemâyı, devlet baremine bağlayıp devlet memuruna dönüştürerek ‘şeriat üzerine kurulu adlî mekanizmanın bir devlet mekanizması olarak çalışması’nı [2] sağlaması [Şerif Mardin, bunu ‘Nizamülmülk Darbesi’ olarak adlandırıyor], Gazzalî’yi bu bağlamda tedirgin etmiş olmalıdır. Nizamiye Medresesi’nde hocalık yapıp ayrıldıktan on bir yıl sonra, bu defa Nizamü’l-Mülk’ün oğlu ve Sultan Muhammed Tapar’ın veziri olan Ziyâu’l-Mülk tarafından yeniden ders vermek üzere dâvet edildiğinde, bu dâveti reddederek, kendisinin bu hususta mazur görülmesini istemiş ve el-Halil’de, Hz. İbrahim’in kabri başında ettiği yemine işaret ederek şunları yazmıştır: ‘En önemli mazeretim şudur: Artık [orada, Nizamiye’de] hayatımı kazanamayacağım, zira sultandan hiçbir şekilde para [mâl] kabul edemem ve Bağdat’ta [geçimimi sağlayacağım] hiçbir mülküm [milk] de yok. Şayet iktisad ederek mütevazı bir şekilde yaşanacaksa, Tûs’ta sahip olduğum arazi şu nâçiz bedenime ve çocuklarıma yeter.’

Zihinsel özerklik ve ahlak arasındaki Müslümanca bağlamın inşasına, Gazzalî’nin muhteşem katkısı budur: Nizamiye medresesinde devlet memuru olmayı red [zihinsel özerklik] ve sultandan maaş almayı, sultanın gelirinin gayrimeşru olduğu gerekçesiyle red [Müslüman ahlakı]!

Ne mutlu bize ki, din-i mübînimizin tarihinde böyle müstesna ve örnek kimlikler var…

[1] Frank Griffel, Gazalî’nin Felsefî Kelâmı, çev: Halil İbrahim Üçer ve Muhammed Fatih Kılıç, Klasik Yayınları, İstanbul, 2012. Bu eseri okurlarıma özellikle tavsiye ederim.

[2] Şerif Mardin, Türkiye’de Toplum ve Siyaset [Makaleler 1 içinde bkz. ‘Türk Toplumunu İnceleme Aracı Olarak “Sivil Toplum”’], İletişim Yayınları, İstanbul, 1992.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gazzalî: Özerklik ve ahlak Hilmi Yavuz

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: DÜNYA VE ÜLKEMİZDE YAŞAM :: GAZETE YAZILARI ve YAZARLARI -

/

Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar