Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Tek Parti Rejimi’nin 2015 versiyonu ALI AKKUŞ

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Tek Parti Rejimi’nin 2015 versiyonu ALI AKKUŞ Tek Parti Rejimi’nin 2015 versiyonu ALI AKKUŞ Icon_minitimePerş. 21 Mayıs 2015, 16:24

“Din adamları susturulmuş, gazeteler hizaya getirilmiş, memurların her türlüsü partiye nikâhlanmış, sermaye sınıfı da Partinin nimeti ile (devlet eliyle) zengin edilmişler.” 26 yıl önce kaleme alınmış bu cümlenin devamı ise şöyle: “Milletin hakkını arayarak ‘zulüm etmeyin, mazlumlara, açlara, kimsesizlere acıyın, yolsuzluk, hırsızlık yapmayın’ diyebilmek kimin haddine düşmüş.”

Bu tespitlerin sahibi yazar Ahmet Kabaklı. Muhafazakâr sağ kesimin çok iyi tanıdığı bir isimdi o. Bedeli mahkemelerde ödenmiş Temellerin Duruşması isimli meşhur kitapta, Tek Parti rejimini anlatılıyor. Vali ve kaymakamların Parti için, il ve ilçe başkanlarından daha fazla çalıştığı o dönemde, Tek Parti uygulamalarını bir kez daha hatırlamakta fayda var.

“Tek Parti’nin en başta gelen özelliği, ‘büyük şef’i diğer şefleri ve özellikle partiyi putlaştırmaktır. Diktacılar bu yapıldıkça partinin ve ona bağlı hükümet ile devletin güçleneceğine inanırlar. En üstte görülen (hiç olmazsa bazı sorumluluk ve endişelere dayalı) mutlakıyet eğilimi, aşağı kademelere inildikçe robotlaşır. Daha zalim olur.” Kitabın 297. sayfasında Kabaklı’nın bu cümlelerini okurken, AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin’in “Başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir.” sözü, Egemen Bağış’ın liderin doğduğu şehri kutsaması geliyor insanın aklına. Aldığı ballı ihalelerle, dünya zengini olan işadamının liderini överken kullandığı “Anam babam, eşim çocuklarım ona feda olsun.” sözleri meğer tek partinin döneminin bir fıtratıymış!

PARTİLİ OLMAYAN HÂKİM

Türkiye’nin en sıcak gündemlerinden biri yargı ile ilgili tartışmalar. 1940’lı yıllarda yargıda işler nasıl yürüyordu dersiniz? “Hakimlere bile ancak partili (CHP) oldukları takdirde çalışma hakkı verilebiliyordu. Bir ilde ilçede, (hele merkezde) Parti ileri gelenlerinin arzu ve emirlerini yerine getirmeyen bir hakim, elbette görev yapamayıp oradan oraya sürülüyordu. Karakteri demirden bile olsa, bir insan nihayet bir iki, hadi bilemediniz üç defa sürülmeye, azle tahammül edemezdi.” (s. 314) Bugünü anlatmaya gerek var mı? 17/25 Aralık soruşturmalarının ardından yüzlerce yargıcın yerlerinin defalarca değiştirilmesi ve son olarak hakimlerin tutuklanması. Parti’den referansı olmayan birinin yargıç olması mümkün mü bugün? Parti devletinde işin sırrı şu cümlede saklı: “Göze girmeyi beceren Tek Partinin kutsal (!) gücünü kavrayan her türlü bürokrat için ikbal kapıları ardına kadar açıktır.” (s. 314)

MUHALİFE VURAN GAZETE PATRONU

“Tek parti ve genellikle dikta gazetecileri, yazarları, şairleri bürokratları... Kısacası Parti, devletle ilişiği olan herkesi ikiyüzlü, riyakâr ve hatta alçak olmaya zorlar. Olmayanı yaşatmaz.” (s. 300) Medyanın o dönemdeki resmini çeken cümleler bunlar. Tek parti döneminde işini bilenler (!) bakın nasıl tasvir ediliyor: “Servetler, şirketler, imtiyazlar da iktisadi anlamda işini bilenlerindir. Göze girerek muhalifleri yerden yere vuran patronun gazetesi büyür, çok ilan alır. Parti desteği ile çok kazanır.” (s. 320) Bugün farklı mı ki! Kamu kurumlarının 2014’te toplamda 660 bin tiraja sahip Sabah, Star, Yeni Şafak ve Akşam’a verdikleri reklamlar, tirajları 3,3 milyonu aşan Zaman, Hürriyet ve Habertürk gibi 13 ulusal gazeteye verdikleri toplam reklamdan daha fazla.

“Tek parti döneminde gazeteler ve yazarlar, yalnız tenkit değil araştırma soruşturma hürriyetinden de mahrum edilmişlerdir. Yalnız övmeyenler değil, yeterince istendiği kadar methetmeyenler bile yazmaktan men edilmişler, türlü şekilde uslandırılmışlardır.” (s. 279)

Bu tespiti bir kez daha okumakta fayda var. Özellikle “övmeyenler değil yeterince methetmeyenler” ifadesine dikkat . Bir süre önce hükümet medyasında yaşanan tasfiyeleri hatırlayalım. Mahalleyi yakından tanıyan yazar Levent Gültekin, bu tasfiyelerin perde arkasını analiz ederken “Bütün bu tasfiyeler ve konuşmalar Türkiye’nin yeni bir evreye girdiğinin de göstergesidir. Bu Yeni Türkiye’de, AK Partili de olsa, ılımlılara, ‘ama’ diyenlere yer yok. Çok sert bir rüzgâr geliyor. Herkesin bileti kesiliyor.” diyordu. Peki, bunlar nasıl yapılıyor? İşte dün olduğu gibi bugün de geçerli olan cevap: “Önce gözdağı verirsiniz. Direnen ahlak ve karakter sahiplerini ‘temizlersiniz’ kalan kimseleri ve yeni gelecek nesilleri, diktanın meddahı olmak üzere büyük çıkarlara, mevkilere, konforlara, bahşişlere boğarsınız. (s. 297) “Tek Parti elbette saf bir siyasi birlikten, bir azınlığın siyaset ve itibar dayanışmasından ibaret değildir. O aynı zamanda öncelikle bir menfaat birlikteliğidir. Memleketin her türlü geliri, taahhüt işleri, ticareti onlara verilmektedir. Hatta imtiyazlar, gasp imkânları, öncelikle tek parti mensuplarının hakkıdır.” (s. 376) .

Bugünü anlamak için dünü iyi okumak gerek. Temellerin Duruşması’nda görülen o ki, Türkiye Cumhuriyeti’nde, kişiler değişse de muktedirlerin tavrı değişmiyor. “…‘Muhalif’ ya da ‘muhalefet’ kavramları Tek Partinin her halde en nefret edilen, korkulan, düşman bilinen sıfat ve isimlerdir... Tek Partiye muhalif olmak, yalnız ‘ahlaksızlık, densizlik, haddini bilmezlik’ değil hatta aklın almayacağı bir ‘delilik’tir” (s. 318) Ahlaksızlar, densizler, haddini bilmezler, çapulcular, cibilliyeti bozuklar, haşhaşiler... Bugün de duymuyor muyuz aynı sözleri?.. Tek Parti rejimi deyince akla ilk gelen CHP’nin bugünkü Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Türkiye 1930’ların Tek Parti döneminden daha kötü’ demesi boşuna değilmiş meğer.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tek Parti Rejimi’nin 2015 versiyonu ALI AKKUŞ

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: DÜNYA VE ÜLKEMİZDE YAŞAM :: GAZETE YAZILARI ve YAZARLARI -

/

forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar