Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Din, siyaset ve istismar Ali Bulaç

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Din, siyaset ve istismar Ali Bulaç Din, siyaset ve istismar Ali Bulaç Icon_minitimeC.tesi 09 Ocak 2016, 15:30

Mutezile'nin devletle ilişkisi, Kadızadeliler-Sivasiler kavgasından devletin yararlanması ile Konstantin'in parçalanmakta ve çökmekte olan Roma'yı Hıristiyanlık sayesinde uzun bir süre daha ayakta tutması, bize “din-devlet ilişkisi” ve daha genel anlamda inisiyatifin iktidarların elinde olması ve din müntesiplerinin küçük çıkar hesaplarıyla adaletsiz yöneticilerle uzlaşması halinde bundan daima dinin zararlı çıktığı hakkında yeterli fikir verir.

İster Mutezile ister Konstantin örneğinde olsun, iktidarların ana güdüsü kendi bekaları olduğundan, iktidardakilerin “dindar, seküler/laik veya ateist” olmaları fark etmez. Bunun en çarpıcı örneği Stalin'dir.

Stalin'in 15-19 yaşları arasında esaslı bir din eğitimi aldığı iddia ediliyorsa da, Karl Marx, Engels ve Lenin gibi dinden zerre miktarı hazzetmediği herkesin malumu. Tarihin hiçbir döneminde Fransız ihtilali ve Sovyet devrimi sırasında ve sonrasında öldürülen dindar kadar insan öldürülmemiştir. Stalin doktrin uğrunda “içsel nitelikte olan iyilik ve kötülük biri diğerinin içinden çıkar” felsefesiyle katliam yapanların simge isimlerinden biridir ki, sadece insan kıyımı yapmadı, birçok Ortodoks Kilisesi'ni de yıktırdı. En trajik olanı 1931 yılında Moskova'da Kurtarıcı İsa Katedrali'nin patlatılarak yerle bir edilmesiydi. Ancak aynı Stalin, Almanlar karşısında dindar Rus askerlerinin manevi direncinden yararlanmak amacıyla Kilise ile barışmaktan, Kilise'nin imkânlarını Rus jeopolitiği hizmetinde kullanmaktan geri kalmadı. Stalin-Kilise arası imzalanan sözleşme sonucunda binlerce kilise açılmış, dini hiyerarşı yeniden tesis edilmiştir.

Konunun özü “dinin istismarı” ise dinin hangi ilişki biçiminde ve hangi düzeylerde istismar edildiği sorusu önem kazanır. Yaygın olarak gözlenen zihin karışıklığı söz konusu üç kavram arasında kurulan özdeşlikten kaynaklanır. Laik kesimlerde ve İslamiyet'i siyasetten uzak tutan dindar çevrelerde hakim söylem, “siyasetin dini istismar ettiği” tezidir. Burada siyaset, hem iktidar ve devletle özdeşleştirilir, hem kendi başına özerk ve özü itibarıyla kötü bir etkinlik kabul edilir. Oysa siyaset, toplumu bilgi, maharet, sanat ve hukukla yönetme, iktidar ilişkisini adaletle düzenleme etkinliğidir ki, dindarın bu çerçevedeki siyaseti dışlaması, dini hükümlerin toplumla ilişkisini koparması anlamına gelir. Dinin siyaseti, meşru yönetim ve adalet ise bu etkinlik bütün peygamberlerin ve Efendimiz'in de mesleğidir. Siyaset ne özünde kötüdür, ne siyasetsiz bir toplum ve din düşünmek mümkündür! Şu halde dini ve din duygularını istismar eden “siyaset” değil, ahlaka ve hukuka riayet etmeyen devletler ve iktidarlardır.

Doğru olanı şu ki, ister modern ister klasik devlet biçimleri olsun, iktidarlar ve pragmatist siyasiler dini istismar etmişler, kendi amaçları uğrunda kullanmak istemişlerdir. Din referanslı iki siyaset biçiminden söz etmek mümkün: Biri, dinin kendi asli hükümleri çerçevesinde yönetimi belirlemesi, bu vazgeçilemez nihai ve asli hedeftir; diğeri sosyo-politik ve maddi şartlar olumsuz ise dinin duruma göre zorba iktidarlara karşı direnç göstermesi, duruma göre sivil, özgürlükçü ve hak savunuculuğu yaparak iktidarları dindar toplum üzerinden baskı altına almasıdır. Dindarın adaletsiz ve zorba iktidarlarla işbirliği yapması hem din hem toplum açısından büyük musibettir. Her iki durum ihlasa, yani dinin sadece Allah için anlaşılıp tatbiki ilkesine aykırıdır.

İhlas, dindarın dinini kendi nefsi, devleti, ulusal/milli gerekleri, cemaati veya etnik kökeninin çıkarı olmaksızın, sadece Allah'ın hoşnutluğunu araması ve hükümlerin maksadı ne ise o maksatlar doğrultusunda yaşaması, savunması, tebliğ etmesi ve hayatta tatbikine çalışmasıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Din, siyaset ve istismar Ali Bulaç

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: DİYAR-I İLİM :: TARİH :: OSMANLI -

/

forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar