Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Aruz ile şiir yazmak İskender Pala

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Aruz ile şiir yazmak İskender Pala Aruz ile şiir yazmak   İskender Pala   Icon_minitimePerş. 12 Ara. 2013, 15:07

Pek çok dostum, öğrencim, okuyucum zaman zaman şiir çalışmalarını bana gösterir, fikrimi edinmek isterler.



Bilhassa aruz ile yazanlar, bazen bir gazel, bazen bir beyit, bazen bir kıta üzerinde kendilerindeki şiir yeteneği hakkında birkaç kelam etmemi de beklerler. Hemen hepsine çok okumalarını ve az yazmalarını tavsiye ederim. Aruz ile yazmanın şart olmadığını da ilave ederim. Çünkü aruzu tercih eden şair adayı gençlerden çoğunun kullandığı dil, kendi çağının, yaşının ve yaşıtının dili değil, neredeyse ağdalı bir Osmanlı Türkçesini andırır. Aruz ile yazmanın tabii neticesidir bu. Eğer vezin kaygınız var ise Osmanlı Türkçesinin kelimeleri sökün edip gelir mısralarınıza. Sonuçta uzun hece kaygısı, zihaf ve imalelerden vareste olma yahut aruz tef’ilelerine uydurma endişesi gibi sebepler bilhassa şiir heveslisi gençlerin manzumelerini anlaşılmaz kılar, anlamda zorlamalara kapı aralar veya düpedüz anlamsızlaştırır. Sınıf arkadaşına bile derdini anlatamayan, kendi yaşında birisinin bile dilini anlamakta zorlandığı şiir, amaca uygun şiir sayılmaz. Oysa bir şiir, muhatabın okuması, ondan haz duyması, ruh ve gönül dünyasını zenginleştirmesi, estetik zevke ulaşması gibi gayeler taşımalıdır. Okuyanın anlamadığı veya anlamakta zorlandığı, çağının okuyucusuna ve edebi zevkine hitap etmeyen bir şiir, aruz ile de yazılmış olsa, kafiyeleri ve redifleri fevkalade başarılı da bulunsa, hatta ahengi ve müziği çok zengin çağrışımlara da kapı aralasa, bana göre, yitik bir hazineden öte geçemez.

Evet, şiirde aruz kullanılabilir, bu bir zenginliktir; lakin aruz ile yazacağım diye mânâdan veya söyleyişten fedakârlık da yapılmamalıdır. Bu yüzden günümüzde aruz ile yazılmış pek çok şiiri başarısız bulurum ben. Çünkü aruz, ister istemez anlamı lügat sayfalarında kalmış eski kelimeleri dayatır, bu da gerek şairi, gerekse okuyucuyu şiirden uzaklaştırır, manzume işçiliğine yöneltir. Bu işçilikte hiçbirimiz bir Fuzuli, bir Bakî, bir Nedim olamayacağımıza göre, yazdığımız şiir de eskileri taklitten öte geçemeyecektir. Oysa biz kendi zamanımızın şiirini dillendirmeye muhtacız. Kaldı ki şiir sanattır, manzume ise zenaat. Hem aruz ile söylemek, hem muhatabın anlayacağı bir dil tutturarak manzumeyi aşıp hakiki şiire ulaşmak, işte bu bakımdan çok önemli, ama önemli olduğu kadar da zordur. Bu zorluğu aşıp aruz ile manzume değil de bizatihi şiir söyleyen bir sanatçı mutlaka başarılı olacaktır. Başarısını sağlayan ise şiirin şekli değil ruhu olacaktır. Divan şiirinin içindeki ruhu bugüne taşıyan mısralar, hiç şüphesiz şairin başarısını yükseltecektir. Beş yüz yıldır biriktirilmiş bir mirasın zenginlikleri arasından günümüz insanına yeniden söylenecek ne kadar güzel sözler, ne derece zengin mânâlar, ne ölçüde derin fikirler vardır ki bugünün şairi onu bugünün dili ve şiir formu içinde ifade ederse anlamlı olur, muhataba ulaşır, insanları etkiler. Bahsettiğim bu şiiri bir şair aruz ile inşa ederse kaleminden öpülür, mânâya ilave ettiği ahenk parmakla gösterilir. Çünkü böyle bir şiir, tam da kıvamını bulmuş, hani eskilerin ifadesiyle “rânâ düşmüş” demektir ki lezzetinden dimağları mest eder, okuyucuyu kendinden geçirtir.


Berceste

Nâzeninsiz şâirin şi’rinde ne lutf ola kim

Söylemez âyînesiz tûtî kelâm-ı şekkerîn

Ahmed Paşa

Sevgilisi bulunmayan bir şairin mısralarında ne güzellik bulunabilir ki? Papağanlar, ayna olmadan şeker tadında sözler söyleyebilirler mi hiç?!..

Papağanlara konuşma öğretenler, onları büyükçe bir aynanın karşısına koyar, sonra da aynanın arkasına gizlenip kelimeleri tekrar ederlermiş. Papağan, sesin aynadan geldiğini zannedip oraya bakar, orada gördüğü aksini bir başka papağan sanarak onu taklit ede ede konuşma öğrenirmiş.

İNTİHAL

Ahmet Paşa’ya bir gün, “Mirim,” demişler, “Neden diğer şairler gibi siz de bir mahlas seçmiyorsunuz da şiirlerinizde kendi adınızı kullanıyorsunuz? Oysa belağatlı ve üstün şiirlerinize şöyle kallavi bir mahlas hoş olmaz mıydı?”

“Aman efendiler, ‘Ahmed’den daha güzel isim mi olurmuş. Ahmed’in şerefeni başka hangi isme değişeyim ki?”

“İyi ama ey şairler sultanı, Gelibolulu Ahmed de sizinle aynı şekilde Ahmed adını mahlas diye kullanıyor. Üstelik boş ve anlamsız şiirleri de halk arasında yayılmaya başlamıştır. Hatta sizin bazı gazellerinizi onun zannedenler olduğu gibi onun da bu gazelleri sahiplendiği yerler olmaktadır.”

Ahmet Paşa duyduklarından kederlenmiştir ama bozuntuya vermez:

“Gam değil, efendiler, Şiirlerimden ne kadar dilerse alsın, kendisine helal edelim. Sermayeden ziyan olmaz, halk güzel şiir görür. Lakin onun saçma sözlerini bize isnat etmesinler yeter.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Aruz ile şiir yazmak İskender Pala

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: DİVAN-I EDEBİYAT :: EDEBİYAT :: İSKENDER PALA & NAZAN BEKİROĞLU -

/

Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar