Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Var gücünüzle hakkı ayakta tutanlar olun! Emine Eroğlu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
emiroğlu

avatar


Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 594 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor

MesajKonu: Var gücünüzle hakkı ayakta tutanlar olun! Emine Eroğlu Var gücünüzle hakkı ayakta tutanlar olun! Emine Eroğlu Icon_minitimeCuma 29 Ocak 2016, 16:09

İnsanın dili kadar edepli olduğu hâce-i evvelim Nazan Bekiroğlu'ndan ilk aldığım derslerden biriydi. Kelimeler sahibini ele verir. Arabî'nin dediği gibi yıldızların karanlığı küfrün karanlığına, denizin karanlığı cehalete, dalgaların karanlığı düşüncenin karanlığına işaret ediyorsa; insanın karanlığı tekinsizliğe, dilin karanlığı da kalp körlüğüne delalet ediyor olmalı.

Yaşadığımız ülkede hakim muktedir dil inkar üzerine kurulu. Sadece muhalif görüşleri değil, kendi kendini de inkar. Dün yazdıklarını, söylediklerini, savunduklarını bugün utanç alameti göstermeden inkar. Hatta dostlukları, komşulukları, akrabalıkları, yaşanmışlık ve paylaşılmışlıkları da...

Varlık'tan değil, “yokluk”tan (adem) beslenen münkir bir dil bu. Sahibine kelimelerle ulaşmayı imkansız kılıyor. Onlara söyleyebileceğiniz pek çok şeyi geçmişte onlar zaten söylemişler. Ama üzerlerine almıyorlar. Kendilerini en iyi yine kendileri anlatıyor. Cümleleri hal tercümesi olsa da diktikleri kanlı ve kirli gömleği başkalarının üzerinize giydirmeye çalışıyorlar. Sadece sizin değil, tarih ve kültürünüzün biriktirdiği kelimeleri çalıyor, içlerini boşaltıp birilerinin kafasını yarmak için ağızlarından fırlatıyorlar.

Bu dilde hakkı teslim, özür ve pişmanlık zafiyet alameti kabul ediliyor. Birbirlerini yalanlarken de yalancılar, yalancı olduklarını kabul ederken de… Değil mi ki, adaletin yitirildiği her yerde zulüm vardır, öyleyse yıktığını tamir etmeyen bir “düzeltme” fâilini zulümden kurtarmaz, kurtarmıyor. Geride atıklar, tortular, isler ve paslar, cevapsız sorular kalıyor. Önce iftira atıp sonra iftirasını tashih ederken “tahmine dayalı bir değerlendirme”de bulunduğunu söyleyen haddinden taşmışın adalete geri dönmesi ne kadar mümkündür?

Din adına kinlerini zâhir kılanlar

Feridüddin Attar, Mantıku't Tayr'ın girişinde din adına kinlerini ortaya dökenlerden söz eder. Vahşi içgüdülerini din üzerinden tatmin etmeye, kinlerini meşrulaştırmaya çalışanlardan… Oysa Hz. Adem'den beri kin'in dinde yeri yoktur. O, ancak kötülüğün hükümferma olduğu bir kalpte kendine yer bulabilir. Öfke, ham ruhların dışavurumudur. Dumanın ateşi ele verdiği gibi alay, aşağılama, hakaret, tehdit ve intikam çığlığı da kini ele verir. Hangi mevkide olursa olsun öznesinin edepten yoksunluğunu âleme ilân eder.

Tepkisel söz ve davranışlarda denge aranmayacağı cümlenin malumudur. Hüküm çok açık değil mi? “Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin.” (Maide Sûresi, Cool

Kur'an, ayetin devamında köpürmüş ve sahibini adaletten uzaklaştırmış kin ve öfkeye karşı inananları “Var gücünüzle hakkı ayakta tutanlar olun!” diyerek uyarıyor. Var gücünüzle!.. “Bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun!” İşlerini kotarmak için düşmana ve karanlığa ihtiyaç duyanlara fırsat vermeyin! Tehdit ve hakaretler sizi sindirmesin. Korkmayın ve karanlığa boyun eğmeyin. İnsan olmak çok pahalı.

Adalet numunesi bir “şahit”

Mâlik b. Enes (İmam Mâlik Hazretleri) anlatıyor:

Halife Mansur bana ve İbn Tâvus'a haber gönderip çağırtmıştı. Huzuruna çıktığımızda, onun özenle dizilmiş minderlerden birinin üzerinde oturduğunu gördük. Hemen önünde de infaz öncesinde mahkûmun altına serilen deri yaygılar ve ellerinde kılıçla baş kesmek için hazır bekleyen cellatlar duruyordu. İşareti üzerine oturduk.

Mansur başını önüne eğerek uzunca bir süre düşündü. Sonra yüzünü İbn Tâvus'a çevirdi ve “Bana baban kanalıyla ulaşan bir hadis rivâyet et bakalım!” dedi.

O da, “Peki” deyip devam etti: “Hazreti Peygamber (sas) şöyle buyurdu: ‘Kıyamet gününde insanlar içinde azabı en çetin olan kişi, Cenâb-ı Hakk'ın, kendisine yönetim sorumluluğu vermesine rağmen bu yetkiyi zalimâne kullanan kimsedir.'”

Ben hemen, İbn Tâvus'un pervâsızca aktardığı hadis sebebiyle kellesi vurulacak da üstüm başım kan içinde kalacak diye elbisemi topladım. Ancak Mansur İbn Tâvus'a dönerek,

“Bana biraz nasihat eder misin!” dedi. O da,

“Elbette”, deyip bu sefer de Fecr Sûresi'nin, “Beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek binalarla dolu İrem şehrinde oturan Âd milletine, vâdideki kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semud milletine, Çadırlı ordugâhlar, piramitler sahibi Firavun'a, Rabb'inin ne yaptığını görmedin mi?” (Fecr Sûresi, 6-10) ayetlerini okudu.

Ben bir kez daha aynı endişe ile elbisemi topladım. Korktuğun şey olmadı, ancak Mansur bir süre sessiz kalınca ortama tedirgin edici bir hava hakim oldu. Neden sonra,

“İbn Tâvus! Şu hokkayı uzat bakalım!” dedi. İbn Tâvus kılını kıpırdatmadı. Mansur, “Hokkayı bana niçin uzatmıyorsun?” diye sordu. İbn Tâvus,

“Bu hokkayla Allah'ın rızasına ters düşecek bir ferman yazarak gireceğiniz günaha ortak olmamak için!” karşılığını verdi. Mansur, bunun üzerine, “Artık gidebilirsiniz!” dedi. İbn Tâvus da,

“Zâten bizim beklediğimiz de buydu.” (Kehf, 64) dedi ve ayrıldık.

Malik b. Enes diyor ki: “O günden beri İbn Tavus'un neden üstün birisi olduğu hiç aklımdan çıkmıyor!”

İmam Malik Hazretleri'nin naklettiği bu yaşanmışlıkta takdir ehl-i beyt alimlerinden İbn Tavus'a ait. Allah ona rahmet etsin. Kendinizi onun yerine koyun. Onun kadar cesur olabilir miydiniz? Karşınızdaki “Âlimlere darı attık, hepsi toplamak için başına üşüştü!” diyen Abbasi halifesi Mansur…

“Dünyaya tekme vuranlara tekme vurmak çok zordur” diyor bir Allah dostu. Görünen o ki, kendilerini yalanlamadan “var güçleri ile hakkı ayakta tutanlar”, evvel ve âhir istiğnada kalanlar olacak. Yani eyvallahı olmayanlar…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Var gücünüzle hakkı ayakta tutanlar olun! Emine Eroğlu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: RUH UFKU :: Sohbet-i Canan -

/

Yeni bir forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar