Film, aynı isimli kitaba dayandırılmıştır, John Nash adında bir şizofreni hastası matematikçinin hayatının hikayesidir. Nash, öğrenciliği sırasındaoyun kuramı üzerine büyük başarılar elde etmiş parlak bir matematikçidir. Öğrencilik yıllarından itibaren hayaller görmeye başlar, mezuniyetinden sonra zamanla paranoit olur.Fakat hasta olduğunun farkına varamaz.Bir konferans sırasında aniden bir psikiyatristin karşısına çıkması ile olaylar zinciri değişir.Uzun süre hasta olduğunu kabul edemesede , bir gün sürekli gördüğü bir çocuğun hiç büyümediğini fark eder.Bu durum onun hastalığını kabul etmesini sağlar.Bu hastalık yüzünden işinden ayrılmak zorunda kalır, hastalığı kendi çocuğuna zarar vermesine neden olacak noktaya gelince eşi yeniden hastaneye gitmesi gerektiğini düşünür.Fakat Nash bu hastalığı göremezden gelerek onunla yaşamaya çalışacaktır.Gördüğü tedaviler etkili olmasa da, eşi ve eski iş arkadaşlarının desteğiyle herşeye yeniden başlar, tekrar üniversitede öğretim üyesi olur. Sonunda, hastalığının başlamasından evvel yaptığı buluşlardan dolayı Nobel_Ekonomi_Ödülünü alır.Çok başarılı bir matematikçidir.
Arkadaşlar, bu filmi tavsiye etmemin sebebi burdan çok büyük dersler çıkarabilecek olmanız.Aslında her insan filmin baş kahramanı gibi şizofren bir hastaya benzer,hayali yani kişinin kendisinden başka kimsenin görmediği ve sesini duymadığı bir hayali arkadaşa sahipdir, hayali arkadaşı ise nefsidir.
bu hayali arkadaş olmayan şeyleri olmuş gibi gösterip bizi yalnışa sürüklemekte ustadır.O hayali arkadaştan kurtulmak mümkün değil fakat onunla yaşamayı öğrenebilir insan tıpkı filmdeki adam gibi, böylelikle dünyanın en büyük ödüllerinin yerine ahiiretin en büyük ödülünü kazanır filmdekinin aksine.
O adam hayali arakadaşına rağmen dünyanın en büyük ödülünü alıyor ve bizde nefsimizle yaşamayı öğrenirsek Öteki dünyanın en büyük ödülünü alırız ve en önemli noktada bunu eşine ve ona duyduğu sevgiye bir de ona destek olan dostlarına borçludur...