Ay ve Güneş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Ay ve Güneş

/

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Video BölümüVideo Bölümü  
SIK KULLANILAN BÖLÜMLER
Tıkla Dinle Kutucukları & Maneviyat& Aşk ve Sevgi & Lakırdı Ovası & SEYR-i ALEM & DİVAN-I EDEBİYAT
GİTMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN İSMİ ÜZERİNE TIKLAYIN
EN SON GÖNDERİLEN 10 MESAJ
Konu Yazan GöndermeTarihi
Salı 05 Şub. 2019, 11:07
Cuma 25 Ocak 2019, 12:06
Salı 04 Ara. 2018, 09:09
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:29
C.tesi 17 Şub. 2018, 10:26
C.tesi 17 Haz. 2017, 13:04
Perş. 25 Mayıs 2017, 09:45
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:58
Cuma 12 Mayıs 2017, 09:56
Perş. 04 Mayıs 2017, 09:33

Evlilik,evcilik oyunu degildir

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
mcnn38
Admin
mcnn38

Erkek
Yaş : 43 Kayıt tarihi : 04/09/08 Mesaj Sayısı : 1871 Nerden : Geliyon İş/Hobiler : Yaşamak Lakap : GARİB

MesajKonu: Evlilik,evcilik oyunu degildir Evlilik,evcilik oyunu degildir Icon_minitimeC.tesi 17 Ocak 2009, 18:49

Evlilik,evcilik oyunu degildir Kursu1
Aile, bir çocuk yapma fabrikası değildir; o, toplumun en hayâtî bir parçası ve milletin de ilk nüvesidir. Dolayısıyla da o, ne bir kuluçka makinesi, ne de cismânî arzuların tatmin vasıtasıdır. O, kutsal bir müessesedir. Kutsiyetin en belirgin çizgisi de nikâhtır.







Belli prensipler çerçevesinde, meşrû bir akitle çiftlerin bir araya gelmesine nikâh denir ki; bu hedefi, gayesi belli bir anlaşmadır. Allah, nikâh prensipleri içinde olmayan bir araya gelmelere "sifah" ve "zina" nazarıyla bakar.

Din, "nikâh" adı altında böyle bir meşrû birleşmeyi iyi bir milletin temeli, rüknü, esası kabul eder. Ancak, meşrû birleşmeler bile bir gayeye bağlıdırlar. Maksatsız, gayesiz, gelişigüzel evlilikler meşrû sınırları zorlayacağından, bir Müslüman bu konuda oldukça hassastır. Evet, izdivaçtaki hedef, Allah'ı hoşnut ve Resûlullah'ı memnun edecek bir neslin yetiştirilmesi olmalıdır.

Hedefi ve gayesi olmayan izdivaçlar, niyetsiz ameller gibi bereketsizdirler. Gaye olmayınca bazen dinine-diyanetine bakılmadan hiç tanınmayan birisiyle sırf boyuna posuna bakılarak evliliğe benzeyen bir araya gelmeler uhrevî derinliğinin olmaması yanında çok defa imtizaçsızlıklar ve geçimsizliklerle sonuçlanır.

"Gayeli izdivaç", enine-boyuna düşünülerek, hissin yanında aklî-mantıkî olan izdivaçtır. Ve evlenmede "maksat" düşünülerek hareket edildiğinden ailede huzur vardır. Neticesi düşünülmeden ve bir gaye gözetilmeden yapılan evliliklerin neticesinde ise değişik sıkıntılar söz konusudur. Böyle bir yuvada, aile fertleri sürekli huzursuzluk yaşarlar.

Din, bir taraftan evlenmeyi meşrû kılıp onu teşvik ederken diğer taraftan da meseleyi gaye ile sınırlandırmaktadır. Zaten insanın her işinde ve davranışında bir gaye olmalıdır ki, teşebbüs ve atılımlarında da kararlı olabilsin ve o hedefe ulaşmaya çalışsın. Şayet o bir gaye gözetmiyorsa, mesaisini de tanzim edemez ve hiçbir zaman hedefe ulaşamaz.

Herkes mutlaka evlenmeli midir?
Din, izdivaç konusuna, tahminlerin üstünde önem verir. Buna paralel olarak İslâm fıkıhçıları da nikâhı mühim bir mesele olarak ele almış, konuyla alâkalı ciltlerle kitap yazmış ve hassasiyetle üzerinde durmuşlardır. İzdivaç veya nikâh meselesini farz, vacip, sünnet, haram, mekruh kategorilerinde mütalâa etmiş ve biraz da şahısların özel durumuna bağlamışlardır. Bu, şu demektir: Herkes gelişigüzel evlenemez; bir seviyeye gelen insan evlenme mecburiyetinde; hatta bazı kimselerin evlenmesi vacip iken; bir başka vaziyetten ötürü bir diğerinin evlenmesi mekruhtur.

Binaenaleyh, bunları hiç hesaba katmadan, sadece cismânî durumu nazar-ı itibara alarak izdivaç yapan bir insanın, ileride cemiyete yararlı bir aile veya bir çocuk kazandıracağı da şüphelidir.

İslâm hukukçularından Hanefiler ve Malikiler, bu konuda birbirlerine yakın sayılırlar; aradaki farklı düşünceler teferruata aittir. Bu büyük İslâm hukukçularının tespitleri ile arz edecek olursak, nikâhla alâkalı, ana hatlarıyla aşağıdaki gibi bir tasnif ortaya çıkar.

1) Farz olan evlilik
Zinaya düşme ve haram irtikâp etme tehlikesi karşısında bulunan bir kimse, mihir ödeme gücüne ve ailesini geçindirecek kadar nafaka temin etme imkânına sahipse; hatta bazılarına göre oruç da tutamıyorsa onun evlenmesi farzdır.
Yani harama düşmemek için evlenmek esastır ve haramla yüz yüze gelen birinin başvuracağı tek çare evlenme olmalıdır. Gayr-i tabiî yollarla izdivaçtan kaçmak, tabiatla savaştır ve böyle bir savaşa kalkışanın yenik düşmesi de kaçınılmazdır.

2) Vacip olan evlilik
Şayet evlendiği takdirde mihir ödeme ve aileyi geçindirme gücüne sahip, haram irtikabı söz konusu değil ama sırf bir "endişe" olarak bahis mevzuu ise onun evlenmesi de vaciptir. Bu tevcih de yine bazı fakihlere aittir, umumun görüşü ve içtihadı değildir.

3) Sünnet olan evlilik
Herhangi bir tehlike söz konusu değil, evlenmeye de arzu ve rağbet varsa, kısaca böyle birinin evlenmesi de sünnettir.

4) Haram olan evlilik
Evlenmekle haram irtikap edecek; evini geçindirebilmek için gayr-i meşrû kazanç yollarına girecek, irtikap, ihtilas, rüşvet.. gibi muharremâtı irtikap edecekse, bu insanın evlenmesi de haram ya da en azından mekruhtur. Eşine zulmedecek kadar dengesiz biri için de aynı mütalâayı serdedenler vardır.

5) Mekruh olan evlilik
Bazılarına göre harama girme, cevir ve zulümde bulunma kat'î değil de ihtimal dâhilinde ise bu durumdaki birinin evlenmesi de mekruhtur.

6) Mubah olan evlilik
Helâlinden kazanan, zinaya düşme ihtimali bulunmayan, mihir verecek güce ve nafakaya da gücü yeten temkinli ve tedbirli birinin izdivacı da memduh veya mubahtır. Böyle birisi ister evlenir isterse evlenmez.

Bu hususlarla, izdivaçta dinin nasıl bir kısım gayeler takip ettiğini, evlenmenin basit, hissî bir mesele olmadığını göstermeye çalıştık. Şayet bu önemli iş, mantıkî, hissî boşluklara sebebiyet vermeyecek şekilde sağlam esaslara bağlanmazsa, mahkeme kapıları, dul ve sahipsiz kadınlar, ortada kalmış çocuklar bu işin kaçınılmaz sonucu olacaktır. Din, bütün bunların önüne ta baştan bir set koyarak, neticesi bu türlü olumsuzluklara müncer olan bir izdivacı haram, mekruh gibi kategorilerle zabt u rabt altına alır; his ağırlıklı bir meselede akıl, mantık ve muhakeme yolunu öne çıkarır.

Bizim burada, vurgulamak istediğimiz husus, evlenmenin çok ciddî bir müessese olduğu, onunla toplumun en önemli unsuru olan ailenin teşekkül ettirildiğinin vurgulanmasıdır. Bu itibarla evlilik düşünülürken ferdin cismâniyetiyle alâkalı alelâde bir durum olarak değil; bütün bir toplumun, hatta topyekün bir milletin saadetini alâkadar eden dinî, millî ve âlemşümûl bir mesele olarak düşünülmelidir. Bu konuda ferdin bedenî ve nefsânî durumunu alâkadar eden hususa gelince, bu sadece gâye-i uzmâ'nın husule gelebilmesi için Allah (cc) tarafından insana lütfedilmiş bir prim ve bir bahşiştir. Tabir caizse, bu bir avans olarak değerlendirilmeli ve insanlık neslinin bekası, millî istikbâlimizi bayraklaştıracak yüksek karakterli fertlerin yetiştirilmesi gibi mühim hizmetin peşin mükafâtı olarak görülmelidir.

ÖZETLE
1-) Aile, bir çocuk yapma fabrikası değildir; o, toplumun en hayâtî bir parçası ve milletin de ilk nüvesidir. Dolayısıyla da o, ne bir kuluçka makinesi ne de cismânî arzuların tatmin vasıtasıdır.
2-) Evlilikte cismaniyetle alakalı hususa gelince; bu, o büyük gayenin husule gelebilmesi için Allah tarafından insana lütfedilmiş bir prim ve bahşiştir.
3-) Gayesiz evlilikler meşrû sınırları zorlayacağından bir Müslüman bu konuda oldukça hassastır. İzdivaçtaki hedef, Allah'ı hoşnut ve Resûlullah'ı memnun edecek bir neslin yetiştirilmesi olmalıdır

16 Ocak 2009, Cuma
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://med-cezir.eniyiforum.org
mcnn38
Admin
mcnn38

Erkek
Yaş : 43 Kayıt tarihi : 04/09/08 Mesaj Sayısı : 1871 Nerden : Geliyon İş/Hobiler : Yaşamak Lakap : GARİB

MesajKonu: Geri: Evlilik,evcilik oyunu degildir Evlilik,evcilik oyunu degildir Icon_minitimeC.tesi 17 Ocak 2009, 18:50

Efendimiz'in iftihar edeceği nesil

İslâm dini, evlenmeye ve çoğalmaya oldukça önem vermektedir. Öyle ki, izdivaçta her şey, inceden inceye düşünülecek, bin türlü hesap yapılacak ve hiçbir yanlışlığa meydan vermeyecek şekilde hassas davranılacaktır.. davranılacaktır ki, kurulan yuva, yuva yıkımını netice veren sebeplere bina edilmesin.




Hasen derecedeki bir hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır: "Evleniniz, çoğalınız; ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar ederim."

Konuyla alâkalı bir âyet-i kerimede de şöyle buyurulur: "Aranızdaki bekârları (hürlerle mümkün olmasa da) kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanlarla evlendiriniz. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) çok geniş olan ve (her şeyi) bilendir." (Nûr, 24/32)

Nikâh yapma imkânına sahip bulunmayan, yani infak edemeyen ya da mihir veremeyen, daha doğrusu bir aileyi geçindiremeyen kimseye gelince, Allahu Teâlâ onu, fazlıyla zengin kılacağı ana kadar sabretmeli, iffetiyle yaşamalı ve harama girmemelidir.

Bu son nas ve onun yorumları, diğer delillerle zahiren çatışıyor gibi görünse de temel espri açısından aynı gerçeklerin vurgulandığında şüphe yok.

Şöyle ki: "Evlenin, çoğalın, zira ben, kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar ederim." hadis-i şerifi, -mazmunu mahfuz- mefhum-u muhalifi ile şunları hatırlattığı söylenebilir: Resûl-i Ekrem'in (sallallahu aleyhi ve sellem) şayet izdivaçla iftihar edeceği bir nesil hedeflenmemişse, o izdivaç ya da çoğalmanın hiçbir anlamı yoktur.

Evet, terörizme ya da sefahete bulaşmış, başı secdesiz, vicdanı paslı, gözü kanlı bir nesil ile Resûl-i Ekrem'in (sallallahu aleyhi ve sellem) iftihar etmeyeceği açıktır. O'nun, çoğalmasını istediği nesil, Allah indinde de makbul olan, O'nun rızasını kazanmaya teşne bulunan din-i mübini yaşayan ve yaşatan bir nesil olmalıdır.

Kur'ân-ı Kerim, değişik nûrefşan beyanlarıyla bu mülâhazaya en sağlam referanstır: "Servet ve oğullarınız, dünya hayatının süsüdür; ebediyet vadeden iyi işler ise Rabb'inin nezdinde sevapça daha hayırlı, ümit bağlamaya da daha lâyıktır." (Kehf, 18/46) Evet işleriniz ahirete müteveccih ise siz Rabb'inizden, o da sizden hoşnut olacağı bir yola girmiş sayılırsınız.

Bu mütalâa ile vardığımız sonuç şudur: Evlenmede asıl hedef, Allah'ı ve Resûlü'nü hoşnut edecek bir neslin yetiştirilmesidir. Onun için milletine âşık, ailesine sımsıkı bağlı, çocuklarının terbiyesi üzerinde hassasiyetle duran kimseler, değişik çarpık düşüncelere rağmen, yoluna ve usulüne uygun şekilde çocuk sahibi olma konusunda kat'iyen tereddüt etmemelidirler. Zira böyle bir neslin çoğalması ümmet-i Muhammed'in yüzünü güldürecektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://med-cezir.eniyiforum.org
mevsim

mevsim


Yaş : Kayıt tarihi : 23/10/08 Mesaj Sayısı : 304 Nerden : İş/Hobiler : Lakap :

MesajKonu: Geri: Evlilik,evcilik oyunu degildir Evlilik,evcilik oyunu degildir Icon_minitimeSalı 20 Ocak 2009, 08:26

Bu haberi geçen gün zaman gazetesindede görmüştüm.

Paylaşım için teşekkürler.. alkış
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Evlilik,evcilik oyunu degildir

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ay ve Güneş :: RUH UFKU :: KÜRSÜ -

/

Forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar