Belki şaşıracaksınız, çocuk denecek yaşta okuduğum kitaplar arasında İttihat ve Terakki hakkında kitaplar da vardır: İttihat ve Terakki İçinde Dönenler (1960), İki Devrin Perde Arkası (1966) ve Sultan II. Abdülhamid ve Osmanlı İmparatorluğu'nda Komitacılar (1964).[/td][/tr][tr][td:b135 class=metin style="PADDING-RIGHT: 10px; PADDING-LEFT: 5px; PADDING-TOP: 20px" colSpan=2]Samih Nafiz Tansu'nun kaleme aldığı ilk iki kitaptan birincisi Galip Vardar'ın, diğeri ise MM Grubu başkanı Hüsamettin Ertürk'ün anlattıklarından oluşur. Üçüncüsü Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu'nun...
Bende yakın tarihe karşı büyük bir ilginin uyanmasına yol açan, kütüphanemde hâlâ muhafaza ettiğim bu kitaplara bir gün Mustafa Ragıp Esatlı imzalı bir başka kitap eklendi: İttihat ve Terakki (1975). İsmi iç kapağına İttihat ve Terakki Tarihinde Esrar Perdesi ve Yakup Cemil Niçin Öldürüldü? şeklinde kaydedilen bu kitapta İttihat ve Terakki'nin iç çekişmeleri, özellikle cemiyetin en gözü pek fedaisi olan Yakup Cemil'in bu iç çekişmeler yüzünden nasıl kurban edildiği bütün teferruatıyla anlatılıyordu.
Mustafa Ragıp'ın -1933 yılında yapılmış ilk baskısını da yıllar sonra edindiğim- kitabını okuduktan sonra, sık sık, İttihat ve Terakki'nin ele alındığı sinema filmleri ve televizyon dizileri hayal etmişimdir. Eğer bir sinemacı olsaydım ve elime bir televizyon dizisi çekme imkânı geçseydi, emin olunuz, bu bir İttihat ve Terakki dizisi olurdu: Teşkilâtlanma çalışmaları, gizli buluşmalar, Kur'an'lı, tabancalı, bayraklı yemin törenleri, komitacılar, eşkıya takipleri, Manastır'da Şemsi Paşa'nın Atıf Bey tarafından katledilmesi, Enver ve Niyazi Bey'lerin dağa çıkmaları, Kahraman-ı Hürriyet Kolağası Niyazi Bey ve geyiği, İkinci Meşrutiyet'in ilânı, 31 Mart Vak'ası, Hareket Ordusu, II. Abdülhamid'in hal'i, Bâbıâlî Baskını, Mahmut Şevket Paşa'nın katli, fedailere öldürtülen gazeteciler, Balkan Harbi, Birinci Dünya Harbi, Teşkilât-ı Mahsusa'nın faaliyetleri ve dev bir imparatorluğun gürül gürül çöküşü... Bu diziyi seyredenler, eminim, günümüzde olup biten hadiselerin mahiyetini daha iyi anlar, şifrelerini daha kolay çözerlerdi.
Mustafa Ragıp Esatlı, 1896'da, babası Mustafa Ragıp Paşa'nın görevi dolayısıyla bulunduğu Rumeli'de, Taşlıca kasabasında doğmuş. Namık Kemal'in ilk eşi olan Nesime Hanım'ın kardeşiymiş. 1915 yılında Darülfünun Edebiyat Fakültesi'ni bitirmiş ve Rıza Tevfik'in yanında tarih ve felsefe ihtisası yapmış. Safahat-ı Şiir ve Fikir adında bir edebiyat dergisi çıkarmış. Hürses, İkdam ve Haber gazetelerinde çalışmış, daha sonra müstear isimlerle Tasvir, Son Saat, Son Posta, Akşam ve Hürriyet gazetelerinde yorumlar, tarihî fıkralar ve yakın tarihle ilgili tefrikalar yazmış. Akşam, Mustafa Ragıp Esatlı'nın İttihat ve Terakki hakkında yazdıklarının tefrika edildiği gazetedir. Yakup Cemil olayını anlattığı uzun metin 1930'ların başında tefrika edilir. Onu yine İttihat ve Terakki'nin anlatıldığı iki uzun tefrika takip eder.
Son iki tefrika, yakın zamanlara kadar sadece eski gazete koleksiyonlarının tozlu sayfaları arasında dolaşmaktan zevk alan meraklılar tarafından biliniyordu. Sonunda bu meraklılardan ikisi harekete geçti. "Meşrutiyet'ten Önce Manastır'da Patlayan Tabanca" Rahşan Aktaş, "İttihat ve Terakki'nin Son Devirlerinde Suikastlar ve Entrikalar" da İsmail Dervişoğlu sayesinde nisyandan kurtuldu. Aktaş, tefrikanın ismini kitapta da korumuş, fakat İsmail Dervişoğlu İttihat ve Terakki'nin Son Günleri-Suikastlar ve Entrikalar'a dönüştürmüş. İki kitap da geçen yıl, Bengi Yayınları arasında çıktı. Biri 670, diğeri tam 733 sayfa... Oku oku bitmiyor, fakat elinizden bırakamıyorsunuz. Şunu rahatlıkla iddia edebilirim: Eski gazeteciler, Türkçeyi şimdikilerle kıyaslanamayacak kadar güzel kullanıyorlardı. İşlek ve zengin bir Türkçeleri, akıcı bir üslûpları var.
Özellikle İsmail Dervişoğlu'nun -ki eski gazeteleri didik didik ederek nice tefrikayı gün ışığına çıkarıp güzel kitaplara dönüştürmüş çalışkan bir dostumuzdur- hazırladığı kitap sayesinde İttihat ve Terakki'nin son zamanları hakkında Bilmediğim çok şey öğrendim. Mesela, dışarıdan bakınca birbirine sımsıkı sarılmış dâvâ arkadaşları gibi görünen İttihat ve Terakki liderlerinin aslında birbirlerini hiç sevmediklerini, özellikle Birinci Dünya Harbi sırasında sürekli didiştiklerini... Sadrazam Sait Halim Paşa ile Dahiliye Nazırı Talat Paşa arasındaki çekişme; Şehremini İsmail Canpolat'la İaşe Nazırı Kara Kemal arasındaki büyük kavga;
Talat Paşa'nın, ordunun gücünü kullanarak kendisini devirmesinden korktuğu Enver Paşa'yı devre dışı bırakmak için hazırladığı kumpaslar; Enver Paşa'yı ortadan kaldırmak isteyenlerin suikast teşebbüsleri; Fedailer grubunun giriştiği eylemler; harpten sonra Talat-Enver-Cemal üçlüsünün kaçış hazırlıkları yaparken birbirleri aleyhinde çevirdikleri dolaplar...
Dedim ya, sinemacı olsaydım ve elime iyi bir imkân geçseydi uzun bir İttihat ve Terakki dizisi çekerdim. Öyle bir televizyon dizisi ki, Lost onun yanında sönük kalırdı.
Sinemacı dostlara duyururum: Kurtlar vadisi orada başlıyor. Not. Sözünü ettiğim iki kitabı yayımlayan Bengi Yayınları'nın e-posta adresi şöyledir:[/td][/tr][/table]
Sinemacı olsaydım, İttihat ve Terakki dizisi çekerdim (BEŞİR AYVAZOĞLU)