Mahremiyet sınırını yıkmanın sonu hep böyle oluyor!
Yazar
Mesaj
mcnn38
Admin
Yaş : 44
Kayıt tarihi : 04/09/08
Mesaj Sayısı : 1871
Nerden : Geliyon
İş/Hobiler : Yaşamak
Lakap : GARİB
Konu: Mahremiyet sınırını yıkmanın sonu hep böyle oluyor! Çarş. 08 Ekim 2008, 07:17
Mahremiyet sınırını yıkmanın sonu hep böyle oluyor!
Telefonda meçhul bir ses: – “Yeni Aile İlmihali’nizi okuduktan sonra meselemi size açma cesareti buldum. İçine düştüğüm durumu anlatıp bir yol göstermenizi isteyeceğim, şayet beni ayıplamazsanız.” dedi.
– “Kim birini ayıplarsa kendisi de aynı şeyle ayıplanır.” buyurmuştur Peygamberimiz (sas). Bu sebeple bizde ayıplama olmaz, sadece ders alıp ikaz olma söz konusu olur. Siz buyurun, rahatça anlatın meselenizi.” dedim. İtimat etmiş olacak ki başladı içine düştüğü durumu anlatmaya: – “Ben” dedi, “Kamuda çalışan evli ve çocuk sahibi bir bayanım. Sizin ilmihalinizdeki tabirinizle hanımım. Ancak hanımlık özel bir edep ve terbiye gerektiriyor galiba. Bu gidişle ben hiç hanım olamayacağım anlaşılan.” – “Belli olmaz” dedim. “Sizin gibi çalışan bayanlar hanımları geçebilirler de. Yol açık.” – “Ne yazık ki geçemezler. En azından ben geçemeyeceğim inancındayım. Çünkü ben çalıştığım yerdeki bir beyle iki ikiye bir ara sohbete başladım. Çok efendi ve kibar bir beyefendi olan bu hayır ve hizmet sahibi insana nasıl oldu ise oldu, hiç beklemediğim bir anda farklı duygularla bakmaya başladım. Bununla da kalmadım, hiç yapmadığım şeyi yaparak ona duyduğum sevgiyi de açıklamaktan çekinmedim!..” – “Nasıl olur? Siz evli ve çocuk sahibi bir bayan olduğunuzu söylediniz şimdi!” – “Zaten benim de kendimi affedemeyişim bundan ya. Evli ve çocuk sahibi bir bayan olmama rağmen yabancı insanla konuşmaya başlayınca durumum değişti, duyduğum sevgiyi açıklamaktan çekinmedim!..” – “Nasıl karşıladı açıkladığınız duygunuzu?” – “Onu hiç sorma. O gün bugün beni şaşırtan cevabın şoku içindeyim. Çok vakarlı ve soğukkanlı bir şekilde bakışlarını bana doğru dikerek dedi ki: – Bayan bayan! Senin bana duyduğunu söylediğin sevgi, yolunu şaşırmış sevgidir! Sen önce Allah’ı, Peygamber’i, ondan sonra da nikahlı eşini ve çocuklarını sevmelisin! Sevgini onlara yöneltmelisin. Evli bir bayanın sevgisinin yolu buralara çıkmalıdır, başka adreslere değil! Şayet buna rağmen bana sevgi duyduğunu sanıyorsan bu sevgi değil, şeytanın hislerini körükleyip, seni bana karşı kışkırtmasıdır!..” – “Aynen böyle mi dedi?” – “Evet, aynen böyle söyledi. Ben halen bu sözlerin şokundayım. Hatta bu sözlerden sonra kendime gelir gibi oldum. Geçmişte kılıp da bıraktığım namazlarıma yeniden başladım. Onun irşadıyla mazbut bir hayata tekrar döndüm!” – “Ne güzel. Artık kendinizi korumaya almışsınız. Bir daha böyle mahremiyet sınırlarını aşmaz, yabancı bir erkekle iki ikiye konuşmaya kalkmazsınız!” – “Şey... Benim sormak istediğim de buydu zaten. Böylesine dürüst, hayır ve hizmet sahibi bir insana artık kardeşçe hislerle bakıyorum. Sözlerinden çok etkilendiğim bu beyle tekrar konuşarak irşadından istifade etsem olmaz mı, diye sormak istiyordum?” – “Seni uçurumun kenarına getiren, mahremiyet sınırlarını aşıp taşarak onunla iki ikiye konuşman olmuştur. Şimdi tekrar aynı mahremiyet sınırlarını yine aşarsan, aynı duruma yine düşer, aynı şeytan körüklemesine yine maruz kalır, muhatabını da maruz bırakırsın. Buna hiç şüphen olmasın. Hem siz iki ikiye, baş başa kalınca yanınızda bekleyen üçüncüyü de unutmamalısınız!” – “Hayır, hayır! Biz iki ikiye konuşuyorken yanımızda üçüncü kimse hiç olmuyor!” – “Sen öyle san! Bak Allah Resulü Efendimiz, yanınızdaki üçüncüyü nasıl haber veriyor: – ‘Yabancı bir erkekle bir kadın iki ikiye, baş başa kalırlarsa üçüncüleri şeytan olur!’ Nitekim senin gibi evli bir hanımı uçurumun kenarına getiren de işte yanınızdaki bu görünmez üçüncü olmuştur. Muhatabın sağlam duruşuyla uçurumun dibine yuvarlanmaktan kurtulmuşsun. Eğer bu konuşma tekrar başlayacak olursa dürüst muhatabını da uçurumun dibine yuvarlama tehlikesiyle karşı karşıyasın!” – “Peki, çare olarak ne tavsiye ediyorsunuz?” – “Mahremiyet sınırlarını bir daha aşıp taşmamak, üçüncüleri şeytan olan biri haline gelmemek. Tek kelimeyle onu unutmak!” – “Kolay mı olur sanıyorsunuz bu?” – “Kolay olmayacaktır elbette. Ama sonundaki aile facialarını hayal edecek olursanız, en kolayı da budur. Yoksa iki mutlu aile birden yıkılabilir! Hem kendi ailen hem de mazbut muhatabının ailesini yıkmanın sorumlusu haline gelebilirsin!..” Telefonda bir sessizlik başladı. Neden sonra kulağıma gelen son sözleri sevinçle dinledim: – “Çok acı; ama çok da faydalı bir konuşma oldu. Belki de uçurumun kenarından bir daha döndüm bu konuşmayla. Gerçekten de üçüncüleri şeytan olan biri durumuna düşmemeli bir bayan! Dinde mahremiyet sınırları neden konmuş şimdi daha iyi anladım. Aslında buna “mahremiyet” değil de “aileyi koruma sınırları” denmeliydi. Beni düşündürüp size telefon ettiren Aile İlmihali’nizi keşke daha önce okusaydım. Çok çok teşekkür ederim.”
AHMET ŞAHİN
14.08.2003
Mahremiyet sınırını yıkmanın sonu hep böyle oluyor!