Bir şahıs "İçim sıkılıyor, patlıyorum." dedi. Dedim ki: "Kardeşim evin var, paran var, her şeyin var, neden için sıkılıyor?" "Bilmiyorum." diye cevap verdi.
İnsan bedenden ve ruhtan ibarettir. Bedenimiz yiyecek, giyecek ister; ruhumuz ise ilim ve ibadet ister. İçi sıkılan insan ya tefsir okumalı yahut Allah'ı zikretmeli. Namazdaki tesbihat zikirdir.
Kur'an okumak zikirdir. Dinî kitaplar okumak zikirdir. Abdestli olarak namazda oturur gibi oturmak, aynı yerde Peygamber Efendimiz (sas)'in yahut bir İslam âliminin olduğunu da düşünmek ve dilini dudağını oynatmadan "Allah" demek de zikirdir. "Allah" demenin sayısı yoktur. İnsan söyleyebildiği kadar söyleyecek. O sadece zikriyle alakadar olacak, sıkıntısının geçip geçmemesine bakmayacak. Bu şekilde ruh gıdasını aldıkça hasta farkına varmadan sakinleşir. Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.
İç sıkıntısı insanın başına bela olur. İçi sıkılan insan düşünmemek için kendisini içkiye, kumara verir hatta uzun saatler boyunca televizyon seyretmeye başlar. Haramlarda hayır yoktur. Bu sebepten sıkıntısı arttıkça artar. Ruh gıdasını almadıkça hastalık geçmez. Bir ağacın imdadına toprak, su, rüzgâr koşar. Bir tek yaprağın yeşermesi için kâinat ağaca yardımcı olur. Her şeyde ölçü ve ahenk vardır. Ölçü ve ahenkte tesadüf olamaz. Her şey nizam içindeyken Müslüman "Benim nizamım ne?" diye sormalıdır.
Yeryüzü bir kışla, Allah başkumandan, yaratıkların bütünü Allah'ın askeridir. Ağustos sıcağında yaprakların kurumasını önleyen Allah, İbrahim (as)'i Nemrud'un ateşinden korumuştur. Sünnet-i seniyye kalesine giren kurtulur. İpek gibi kökler, sondaj makinesi gibi toprakta dolaşır, su arar. Bulduğu suları yapraklara gönderir.
Kocaman bir kayısı ağacını Allah çekirdekte toplar. Ağaçtan çekirdek, çekirdekten ağaç misali ebediyete doğru bir gidiş var. Yıldızları, gezegenleri ipsiz, direksiz fezada tutan Allah, tuzsuz balıkları tuzlu denizlerde yaratıp bize ikram eden Allah, bulutlardaki yağmuru bitkilerin imdadına gönderen Allah hiçbir şeyi başıboş bırakmamıştır.
Allah'ı sıfatlarıyla öğrenebiliriz. Sıfatlarıyla öğrendiğimiz Allah'a iman edersek, O'na teslim olursak, namazdaki gibi oturup "Allah Allah" diye zikredersek yavaş yavaş karanlık dünyamız aydınlanır. Nur gönlümüzü aydınlatır. Nura mazhar olan nurani bir hal alır. Böylece yavaş yavaş dünyanın fırtınalarından, sertliğinden, acısından kurtulur. Adeta meleklerden üstün bir hal alır. Böyle bir insan ölse "Allah Allah" diye ahirete gider. Acaip bir haldir. Bu şahıs cennete giderken dünyadakiler onun için gözyaşı döker.
Cennete gidene ağlanır mı? Görülüyor ki zikre devam edenler çok hafifler. Bazen bir kuş gibi uçar. Bazen ağacın başında çiçek açar. Bazen rüzgâr gibi eser, dolaşır. Zikirle hayat gerçek hayat olur. İbadetsiz hayat, gerçek hayata pusu kurmuştur. Hayat Allah'ın sıfatıdır. Allah'tan başka ilah yoktur. Zikrin tadını almak her kula nasip olmayabilir. Fakat insan cüz'î iradesini bu yolda kullanmaya sabrederse kurtulur.
hasret
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 19/09/08
Mesaj Sayısı : 146
Nerden : İş/Hobiler : VUSLAT
Lakap : USTA_2
zikir deyince direk aklıma başka şeyler gelmişti ama zikirin çeşitleride varmış ögrenmiş olduk bu işte güzel bişey ama toplu halde yapılan zikirlerden hoşlanmadım bi türlü
mcnn38
Admin
Yaş : 44
Kayıt tarihi : 04/09/08
Mesaj Sayısı : 1871
Nerden : Geliyon
İş/Hobiler : Yaşamak
Lakap : GARİB
zikir deyince direk aklıma başka şeyler gelmişti ama zikirin çeşitleride varmış ögrenmiş olduk
bu işte güzel bişey ama toplu halde yapılan zikirlerden hoşlanmadım bi türlü
Ah be güzel kardeşim zaten bu yazının asıl konusuda bu, yani "zikir" kelimesini nasıl anlamalıyız ve nasıl hayatımıza uygulamalıyız onu anlatmaya çalışmış.
Genel itibari ile insanımız senin gibi düşünür. Hatta ilim sahibi birçok insan bile kelimenin asıl anlamının içini boşaltıp,"zikir" kelimesinin yalnızca "bir sözcük veya kelimenin dil ile tekrarı" olduğu kanısıyla hareket etmektedir.
Oysa sözlük anlamına bile bakacak olursak durumun vehameti anlaşılacaktır.
T.D.K SÖZLÜĞÜ
zikir -kri isim Arapça £ikr
1 . Anma, söyleme, sözünü etme.
2 . din b. (***) Bir tarikata bağlı olanların Tanrı'nın adını art arda söylemesi: "Zikir çekmek."- .
Evet görüldüğü gibi sözlükde bile 1. anlam olarak birşeyi "anmak" yani "sözünü etmek", diğer bi deyişle birşeyden bahsetmek ve onun üzerine muhabbet etmek.
Şimdi gelelim "zikir" kelimesinin tasavvufi anlamına. Yukarda bahsettiğimiz sözlük anlamında ki "birşey" yerine Allah'ı koyduğumuzda. Yani Allah'ı andığımızda, Allah'dan bahis açtığımız da sohbetlerimizde, Allah'ı "zikretmiş" oluruz.