Her meyvenin, her sebzenin, her bir bitkinin vitamini ayrıdır. Allah'ın insanlar için yarattığı bu vitamin ve mineraller şifa, yeryüzü de bu şifaların bir araya getirildiği kocaman bir eczanedir, her derdin dermanı yaratılmıştır.
Hiç şüphesiz Cenab-ı Hak, bazı insanları Yüce dinimiz İslam'a hizmet için yaratmıştır. Bu mübarek insanların bazı vasıfları şöyledir: Onlarda Vehbî ilim vardır. Beyinleri yaratan Allah, onlara ilim vermiştir. Bu tür insanlar yeryüzü hastanesine baştabip olarak çıkarlar, hastalığı teşhis ederler, eserlerini reçete gibi yazarlar. Gazali filozofların hatalarını düzeltirken, Mevlânâ kollarını Moğollara da açmıştır.
Yirminci asırda ilimlerin ilerlemesiyle onların putlaştırılması da beraberinde geldi. Materyalizm, natürizm bunlardan ikisi. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bu hastalıkları gençliğimizin imanına el attığı bir dönemde okul ders kitaplarının Rabb'imizi anlattığını açıkladı ve ispat etti.
Allah'ın yarattıklarını anlatan kitaplar din dışı olamaz. Böylece okulla cami bütünleşir. İslam âlimleri modern ilmin her sorusuna cevap veriyor. Cemaatler İslam üniversitesinin fakülteleridir; tabiat laboratuarıdır; Müslümanlar beşikten mezara kadar talebedir.
İslam'a hizmetle vazifeli olanların hizmetleri durdurulamaz. Onlar mağlup olmazlar. İmkânsızlıklar içinde de olsalar hizmetlerine ihlasla devam ederler. Allah indinde din İslamiyet'tir. Kıyamete kadar devam edecektir.
"Her yerin hasreti ümidi sensin, Sensin karanlığı boğacak tek din, Ahenkler, güzeller bütünü mümin, Zaferler baş tacı Kur'an olacak."
Karanlık batmaz, güneş doğar. Her şey zıddıyla bilinir. İslam dışı hallerden kaçanlar şuurlu Müslüman olmanın saadetine erecek. Nasıl ki mıknatıs demir tozlarını toplarsa, İslam'a hizmetle vazifeli olanlar da insanları öyle toplar camiye gitmek için.
Müslüman'ın ibadetle bütünleşmesi, Kur'an'ı hayatına hayat kılması gerekir. Teyp Kur'an okusa da cennete gitmez, çünkü okuduğunu uygulamıyor. Robotlara namaz kıldırabiliriz. Yine de İslam onların dini olmaz. İlim, teknoloji ve İslam ahlâkıyla İslam medeniyeti ortaya çıkar.
Allah her yüz senede bir müceddid gönderir. Müceddid, yenileyici demektir. İslamiyet, deforme olmadığı için reforma ihtiyacı yoktur. Yani müceddid, dinde yenileme yapmaz, dini anlayışı yeniler. Acaba biz Allah'ın hangi emrini ihmal ettik ki kötü duruma düştük? Tarih şahittir ki biz İslamiyet'i gerçek manada uyguladığımızda üstün olduk. Müslümanlar her bakımdan üstün olmalıdır.
Her peygamber vazifeli olarak bu dünyaya gelir ve vazifesini yapar. Bu vazife misyon değildir. İslam'da misyonerlik yoktur. Eğer Müslümanlar, İslamiyet'i tam olarak yaşasa gayrimüslimler de İslamiyet'e girecekler. Müslüman'ın vazifesi İslamiyet'i öğrenmek, anlamak ve yaşamaktır. Ormanlara yağan yağmur gibi, Allah'ın rahmeti de Müslümanların üzerine yağar. Müslüman nerede olursa olsun kurtulmuştur.
05 Kasım 2005, Cumartesi
hasret
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 19/09/08
Mesaj Sayısı : 146
Nerden : İş/Hobiler : VUSLAT
Lakap : USTA_2
Konu: Geri: Vazifeli insanlar asla mağlup edilemez ( HEKİMOĞLU ) C.tesi 04 Tem. 2009, 20:24
((İslam dışı hallerden kaçanlar şuurlu Müslüman olmanın saadetine erecek..))
bizde olabilirmiyiz acaba??
Vazifeli insanlar asla mağlup edilemez ( HEKİMOĞLU )