Türkiye'nin Maarif Davası sözde modern eğitim sistemine kaynağını Kur'an'dan alan Anadolu insanının ruh yapısından beslenen Türk mektebi tezli bir eleştiridir. Millet bünyesinde inkılâplar mektepte başlar ve her milletin, kendine özel olan mektebi vardır. Millî mektep, zihniyet ve örfler ile, metodları ve müfredat ile, terbiye prensipleri ve psikolojik temeller ile, hattâ binasının yapı tarziyle kendini başka milletlerinkinden ayırır. Bizde vaktiyle medrese millî mektepti. Lâkin milletin ruhu ve içtimaî inkişafını takip edememiş ve cihanın fikir ve irfan hayatiyle bağlarını çoktan koparmış olduğundan, olduğu yerde enkaz halinde yıkıldı, çöktü. Öbür taraftan, Batı'da tekâmül eden insan düşüncesinin seyrini biz kendi âlemimizde devam ettiremediğimizden, açılan yeni mektep, hakikat aşkının mâbedi olmadı. Parça parça bilme hevesi, evrensel ve ilâhî hakikat aşkının yerini tutamazdı. Hakk'a götüren yol diye kendini hakikata adamak, gerçek mektebin yoludur. Hakikat aşkına sahip insanlar, cemiyetin içinde çoğalmadıkça, hakikat aşkı cemiyet içinde en yüksek ve muhterem yeri tutmadıkça ve hakikatın ihtirası cemaat içerisinde bir umumî cereyan, büyük bir hareket haline gelmedikçe, millî mektep gerçekten var olmıyacaktır.
187 sayfa | 1. Hamur Kâğıt | Karton Kapak | Küçük Boy (13.5 x 19.5 cm.) Basım Tarihi: Ağustos 2006 | 5. Baskı (Baskısı var) | ISBN: 975-7032-18-2 10,00 YTL
mcnn38
Admin
Yaş : 44
Kayıt tarihi : 04/09/08
Mesaj Sayısı : 1871
Nerden : Geliyon
İş/Hobiler : Yaşamak
Lakap : GARİB
"Nurettin Topçu"'nun bu eserini bütün arkadaşlara tavsiye ederim çünkü;
Birincisi eserin dili ve ruhu okuyan arkadaşlara çok tanıdık hatta birçok şüpheye yer verecek şekilde tanıdık gelecek ama muhakkak okuyun çok şey kazanırsınız.
ikinci olarak da niye tanıdık geldiğini ve dahi o kunuyla alakalı bir anektod aktarmak istiyorum. Eser tanıdık geliyor çünkü devir osmanlını yıkılıp yeni bi devletin kurulduğu devirdir. Alimler ve dahi Umum Kalp Ehli hastayıda tedaviyi de ne kadar ii bildiklerini göstermekte, milletçe tekrar maddi manevi ferah bir ortama çıkmamız için gereken "Altın Neslin" profilini sanki yanı başlarında onlara tebessüm ediyormuş gibi çizebiliyorlar fakat o "Altın Nesli" bir türlü oluşturamıyorlar, tabiri caizse bir sebze gibi yerden kendi kendine neş'et etmesini bekliyorlardı. İşte bu eser bizzat bahsi geçen ulema nın sanki görüyormuş gibi "Altın Neslin" mahiyetinin ve nasıl oluşacağının ve dahi meziyetlerinin sıralandığının ispatı için bulunmaz bir örnektir.
inşallah ben anlatamasamda arkadaşlar ne demek istedğimi anlarla, ve beni mazur görürler bu kırık dökük benzetmelerim için.