Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08
Mesaj Sayısı : 594
Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor
Konu: Sol ve kadavra aşkı Hadi ULUENGİN Çarş. 13 Mart 2013, 19:50
ŞİMDİ de Hugo Chávez’in kadavrasını mumyalayacaklarmış. Doğrusu, şaşırmadım.
Şaşırmadım, çünkü komünistler nekrofildir! Yani ölü sevicidirler!
İbadet ihtiyacını put totemlerle, sembolik ikonalarla, fetiş ilâhlarla tatmin edemezler. Daha dünyevi bir cismaniliğe gereksinim duyarlar. Bunu da cesetlerde somutlaştırırlar.
Ama onların nekrofil hazzı ve şehveti ne Mısır, ne de Amazonya mumyalarına benzer.
Birincisinde sanduka teşhir edilmez. İkincisinde ise kurukafa muska olarak kullanılır.
Mabede yerleştirdikten sonra da tapınmaya giderler. Ta Lenin’den beri böyledir!
***
HAYIR, o Lenin’in cürümleri tabii ki diz boyudur ama bu konuda günahı yoktur.
Mumyalanacağını asla düşünmemişti. Dulu Krupskaya da şiddetle karşı çıkmıştı.
Ancak Jozef Stalin dayatınca, Soçi tatilinde olan Leon Troçki’nin oyu hariç Bolşevik PolitbüroVladimir İliç’in kadavrasını “ebedileştirmek” (!) kararı aldı.
Minareye de derhal kılıf uyduruldu. Pravda’da işçilerin “emsalsiz dâhi”nin (!) sonsuza dek teşhir edilmesi yönünde mektuplar gönderdiğine dair kuyruklu yalan yayımlandı.
İşte Kızıl Meydan’daki put tapınağının hikâyesi budur!
Nitekim de zaten papaz rahle-i tedrisinden geçmiş olan aynı Stalin 1941 haziranında ve hiç ummadığı hâlde dostu ve müttefiki Hitler’in saldırısına uğrayınca öyle bir paniklemişti ki, gece vakti soluğuLenin’in lahdinde alıp mumyaya “akıl danışmıştı” (!).
***
SONRA malûm, Gürcü Katil zebanilere kavuşunca kendisini de kavanoza koydular.
Efendilere böyle yapılıyor ya çömezler geri kalır mı?
Bulgaristan’da Dimitrov, Moğolistan’da Şoybalsan, Çekoslovakya’da Gottwald, Çin ’de Mao, Vietnam’da Ho, Kuzey Kore’de peder-mahdum Kim hanedanı falan, hangi kızıl lider iktidarda öldüyse işinin ehli cenaze levazımatçıları onları da gayet güzel mumyaladılar.
Eh, takdir-i ilahi kadir olunca demek sıra şimdi Chávez’e gelmiş…
***
İMDİİ, gördük ki başta ulusalcı cenaha mensup olanlar olmak üzere Türkiye’de “sol” (!) yafta taşıyan hemen kim varsa, petrolden oluk oluk akan parayla ulufe dağıtan ve bu sayede de cidden destek kazanan Venezuela önderinin arkasından iki gözü, iki çeşme ağlaştı.
Uzak Amerikalar’da cenazeye gidenler mi istersiniz, yoksa İstanbul caddelerinde matem yürüyüşü düzenleyenler mi! Popülist totem için yazılan ağıtları zaten geçiyorum.
Lâkin izlediğim kadarıyla ilâç için bir tanesi bile mumyalamayı yadırgamadı.
Bir Allah’ın kulu çıkıp da komünizmin hazin ve bedbaht encamını kastederek, “kişi putlaştırmanın ve ölü seviciliğinin nereye vardırdığını gördük. Hiç olmazsa artık nekrofil sapıklıktan uzak durulsun” diye nispeten eleştirel sayılabilecek tek cümle söyleyemedi.
***
SÖYLEYEMEZDİ de! Çünkü Türkiye’de kâh açıkça, kâh gizlice ulusalcı ideolojiyle bütünleşen o “sol”teorik (!) komünizmin bile en ilkel ve en cani varyantını sahipleniyor.
Hâlâ Bolşevik esaretçiliğe sarılıyor. Mazideki korkunç totalitarizme toz kondurmuyor.
Hâlâ tarihin en büyük yalanını “kapitalist düşmanlar”ın (!) yıktığına inanıyor.
Nitekim cehenneme gidişinin 60. yıldönümüdür diye de Stalin’e hâlâ methiye düzüyor
Yegâne kıstasını soyut ve hayalî bir “anti-emperyalizm” (!) lafazanlığıyla belirliyor.
Artı, tapınmak içgüdüsü zaten yetiştiği iklimde ve prangasını kıramadığı kültürde var!
Dolayısıyla aynı “sol” kadavraya ibadeti de yadırgamıyor. Aksine, nekrofil haz alıyor.
Ve işte Chávez öldüğünde de hem feryat figan ağlıyor, hem mumyayı normal sayıyor.
Eh, demek bundan sonra Venezuela’da fanus tavafına gidecek