Vesvese, tereddüt, kafa karışıklığı, itikatta ve amelde işin özüne aykırı mülahazaların hayale, tasavvura musallat olması demektir. Bu bazen itikatta ve ibadette olduğu gibi bazen de insanın aile hayatıyla alakalı meselelerde olabilir.
Vesvesenin en tehlikelisi, akideyle alakalı olanıdır. Evet, inanılması gereken şeyler hakkında bazen kalbe bir kısım is-pas ve sis-duman gelebilir. Şayet insan, bunların ne mana ifade ettiklerini bilmezse zarar edebilir. Ama bunları, tıpkı içinde yağmur ve kar taşımayan boş bulutlar gibi görür ve uğrayıp gideceklerini düşünürse, ona ciddi zararı olmaz.
O bakımdan vesvesenin iki yönü vardır: Birincisi, vesvesenin mahiyeti ve ona karşı davranışlarımız. İkincisi de vesvesenin insana niçin musallat olduğu meselesidir.
Vesvese bir yönüyle özellikle de hassas ve asabi ruhlarda onların ömürlerinin sonlarına kadar terakkilerine medar olabilecek bir zemberek mahiyetindedir. Saati çalıştıran zemberek gibi, vesvese de onları daima hüşyar (uyanık) tutar; sağdan, soldan, önden, arkadan.. yani bütün cihetlerden gelebilecek tehlikelere karşı insanı müteyakkız kılar.
Vesvesesiz insan, bazen kendini her şeye hâkim gibi görebilir ve akıbetinden emin gibi davranabilir. Ama vesveseli insan, karşısında dessas şeytanın, zalim ve gaddar bir nefis ve hevanın bulunduğunu düşünerek, her an nöbet bekleyen bir asker gibi uyanık durur. Bu yönüyle vesvese, insanda bir bakıma şeytanın vazifesini yapar ve Allah'a (cc) sığınma duygusunu tetikler.
Ayrıca insanda, ilhamı ve vahyi alabilecek, duyabilecek "mahbit-i ilham-ı ilahî"ye mukabil bir de şeytandan gelen şeyleri alabilecek "lümme-i şeytaniye" vardır. Bunlardan birincisi Din-i Mübin-i İslam'ın ruhuna uygun, insana ışık tutucu mahiyette ilhamlar, sünuhat, tulûat ve bütün bunların üstünde vahiy ve vahyin çeşitleri; diğeri ise insanı baştan çıkaracak, onun hayatını katıp karıştıracak şeytan vesveseleridir. Vesvese, lümme-i şeytaniyede, şeytanın müdahalesinin ve nefsi işlettirmesinin neticesinde meydana gelir.
Şeytanın müdahalesi sonucu olan vesvese, esasen insanı dikkatli ve uyanık tutar. Binaenaleyh insan, kendisi hakkında zararlı hale getirmediği müddetçe vesvesenin faydası olduğu da söylenebilir. Ancak bazen bir kısım asabi ruhlar, vesveseyi zararlı hale getirebilirler. Böyle bir insan, ümitsizliğe düşer, şeytanın ara sıra içine attığı vesveseler karşısında, "Artık ben mahvoldum." diyebilir ki işte böyle biri mağlubiyeti baştan kabullenmiş demektir. Ama karşı koyma güç ve iradesini, daha sonra da emniyetini kendinde hissettiği anda, ne cin ve şeytan, ne de vesvese ona zarar verebilir.
Yerinde sayan insana çok vesvese gelmez
Vesvese, daha çok iman mevzuunda terakki eden mü'minlerde olur.Yerinde sayan insanlara o, çok az musallat olur. İç âlemlerinde yükselen kimseler, yolun bazı noktalarında vesveseye maruz kalabilir, vesvese veren şeytanlarla yüz yüze gelebilir, onların manyetik alanlarında dürtülerinin tesirine girebilir.
Bazı kimseler, ruhun semalarına doğru yükselirken şeytan, onlara her menzilde tuzak kurar ve bekler. Hatta insanın ruhi terakkisi sayılan "seyr-i sülukte" her menzile girildikçe bazen şeytanın manyetik alanına da girilmiş olur. Şeytanın manyetik alanına girince de insanın kalbinde -tıpkı bulutun altına giren kimsenin, güneşin ışıklarıyla irtibatı kesildiği gibi- Allah ile münasebetin kopuşu söz konusu olabilir. Haddizatında bu hal gelip geçicidir, yağmursuz bir bulutun çekip gittiği gibi o da çekip gidecektir.
Müterakki olmayan kimselerde az görülen vesvese, Sahabe-i Kiram'da çok olurdu. Bir keresinde Sahabiler, Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselam)'e gelip, "Bazılarımızın aklından bir kısım vesveseler geçiyor ki, normalde bunu söylemenin günah ve küfür olacağına inanıyoruz." diye sıkıntılarını bildirdiler. Allah Resûlü, "Gerçekten de bunları duyuyor musunuz?" diye onlara sordu.
Onların, "Evet" cevabı üzerine de Efendimiz, "İşte bu imanın kuvvetindendir." buyurdular. (Müslim, İman 209; Ebu Davut, Edeb 118) Buna şöyle de bakılabilir; şeytanın arkasından tıpış tıpış gidene şeytan niye vesvese versin ki? Kim doğru istikamette gidiyorsa, o onunla meşgul olur ve onu baştan çıkarmaya çalışır.
Hadis-i şeriflerde anlatılan hususlar kadar emniyet telkin etmese bile, menkıbelerde anlatılan bir hadise vardır ki bu hususu aydınlatma adına anlatılabilir:
Bu tür hadiselerin, aslından ziyade faslına bakmak lazımdır, diyerek nakledelim:
Rahatına düşkün birisi rüyada şeytanı görür. Şeytan elinde pek çok iple bir tarafa doğru gitmektedir. "Nereye gidiyorsun?" diye sorar. "Mescitte bir kısım âbid ve zâhitler var. Bu gem ve ipleri başlarına geçirip onları iğfal edeceğim." cevabını verir. Bunun üzerine adama sorar: "Benim ipim hangisi? Şeytan: "Sen böyle yaşamaya devam ettiğine göre senin için ipe gerek yok; sen zaten rahat rahat arkamdan geliyorsun." diye cevaplar. Evet, şeytan ısrarla kendini ibadete vermiş müterakki kimseler için vesvese peşinde koşar. Bu bir menkıbedir ama bize önemli bir hususu anlatmaktadır.
Vesvese, daha ziyade hassas ve asabi ruhlara musallat olur demiştik. Evet, işte bu bakımdan kendisine vesvese gelmeyen herkes baş aşağı gitmediği gibi, her vesveseye maruz kalan da muhakkak müterakki ve yükseliyor demek değildir. Ancak durum ekseriya böyle cereyan etmektedir.
ÖZETLE
1- Vesvesenin en tehlikelisi, akideyle alakalı olanıdır. İnanılması gereken şeyler hakkında bazen kalbe is-pas ve sis-duman gelebilir. İnsan, bunların ne mana ifade ettiklerini bilmezse zarar edebilir. 2- Vesveseli insan, karşısında dessas şeytanın, zalim ve gaddar bir nefsin bulunduğunu düşünerek, her an nöbetteki bir asker gibi uyanık durur. Bu yönüyle vesvese, Allah'a (cc) sığınma duygusunu tetikler.
12 Aralık 2008, Cuma
emiroğlu
Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08
Mesaj Sayısı : 594
Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor