Yaş : 44
Kayıt tarihi : 04/09/08
Mesaj Sayısı : 1871
Nerden : Geliyon
İş/Hobiler : Yaşamak
Lakap : GARİB
Konu: DÜŞÜNCE PANOSU C.tesi 13 Ara. 2008, 12:30
Arkadaşlar bu panoya dilediğiniz konuda görüşlerinizi yazabilirsiniz.Konu sınırlaması yok ve birbirinizle bu görüşler üzerine bu başlık altında münazara yapabilirsiniz.
ilk konumuz mutluluk tarifi üzerine olsun ;
Mutluluk,şimdi biz bu tarifi neye göre yapacağız, elbette ki hayatta ki tecrübelerimize göre öyle değil mi !!!
oysa hayat ne kadar da yalnızdır her insan için, insanın kendisi büyütmektedir içinde ki siyahı ve suçu kaybolan güneşe herşeyi kaplayan geceye atmaktadır.Görememektir bu siyaha daha en baştan kendisinin de ortak olduğunu, kendisine asıl ışığı getiren umutlarını bir bir bu yolda unuttuğunu, bedelini asla ödeyemeyeceği bi servet "emanet" edilmişken haala cam parçalarının peşinde koştuğunu..
mutluluk mutlak anlamda bu dünyada elde edilemeyecek birşeydir bence, sonsuz arzu ve isteklere sahip insan için.Ve her insan için istisnasız geçerlidir.Ama derseniz ki bu dünyada nedir cennete misal olarak verilmiş nimet; işte o zaman derim ki size,
Mutluluk bir çift gözde daha az sayıda gözyaşında saklıdır, hasret ve sevgi dolu bir anda yarenin yüzünde süzülen.Nedenini bilmediğin, ne kurtulmak istediğin ne de dayanabildiğin bi yürek yangınıdır aslında.Yüreğinle sahip olmak Yar'in varlığına ve zıtlar içinde ki denge kaybetme korkusunda saklıdır mutluluk, öyle ya mutlu etmiyorsa seni neden korkasın kaybetmekten O'nu...
Velhasılı kelam Hz İbrahim ve ateş kadar tezatlar içinde saklıdır mutluluklar; İbrahim(a.s) ateşe en son atılacak kişi,Ateş verilecek en son ceza Halilullah'a.Ama atılır İbrahimler ateşe Onları çok seven Rabbürrahim ne çektiklerini bilse bile, çünkü bilinenin aksine mutlak mutluluk yoktur bu dünyada O'nun sevdiklerine bile...
Mehmet Okay
En son mcnn38 tarafından Çarş. 20 Ekim 2010, 12:28 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
mükerrem
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 02/11/08
Mesaj Sayısı : 19
Nerden : kayseri
İş/Hobiler : öğrenci
Lakap :
Konu: Geri: DÜŞÜNCE PANOSU Perş. 18 Ara. 2008, 22:39
yazının yayınlandığı site hakkında yorum yapamam ama yazı için aynı şeyi söyleyemem.Yazar anlatmak istediğinin tam zıttı istikamette bi intibaa uyandırdı bende zira "amacına giderken kullandığı araç" a takılmış ve farkında olarak yada olmayarak bir doğruyu savunurken bir yalnışa da sahip çıkmış.
Ne demek istediğimi anlatmaya çalışayım:
Benim anladığım kadarı ile yazar insanların çevresindekilerin "dünyalıkları" adına endişe etmek yerine kendi ukbası ile uğraşmasının daha doğru ve gerekli olduğunu savunmaya çalışmış, lakin biçtiği bu gömleğin ilk düğmesini yalnış ilikleyince geriside onu takip etmiş.şöyle ki;
Alıntı :
Düşünsenize servet servet paranız var. Torununuz bunun için her gün sizi hatırlar mı ? Bırakıp gidersiniz bu hayattaki her şeyi geride kalanlara, onlarda geride kalanlara. Oturur düşünür adem, neyin iyi neyin kötü olacağını başkalarının adına. Kimse ondan istemez bunları. Adem düşüneceksen kendi sonum nasıl olacak diye düşün. Bırak herkes kendi için düşünsün.
özellikle kırmızı ile işaretlediğim yerde ip kopmuş asıl anlatmak isteediği maanadan uzaklaşmıştır.Hele birde yazının sonundaki
Alıntı :
Başkalarının düşünce hamisi olma yetkisini nerden aldın ?
cümlesi var ki kırmızı ile işaretlediğim yerde asıl kastettiği baklayı ağzından çıkarmış olur.Ben cevap vereyim bu soruya elbette ki kendimizin dünyalıkları için ilerde ne olacak benim halim derdine düşüncesini israf etmek doğru değil ki etrafımızdakilerin maddi kazançalar için endişe edelim.Gel gelelim başkalarının ukbası için endişe ettiğinizde "Başkalarının düşünce hamisi olma yetkisini nerden aldın ? " sorusu yöneltildiği zaman cevap çok basittir "ALLAH",
evet bize bu "yetkiyi"-ki burda "yetki" değil "sorumluluk cümlesi kullanılmalı idi-,bize bu "sorumluluğu" ALLAH" vermektedir.Bütün tasavvuf eserlerinde ve dahi bizatihi Kur'an-ı Kerim'in kendisi ve Efendimiz'in sünnetinde, kişinin kurtuluşu bi mağaraya çekilip hayvanların yaptığı kadar bile yapılamayacak kadar az bir ibadet yerine Allah'ın diğer kulları arasında ve onlara Allah'ı hiç olmazsa yaşantısı ile yani "hal dili" ile anlatarak yaşamak insanın yaratılış amaçları arasında sayılmıştır.
Benim şahsi kanaat-i acizanem budur yazı ve anlatılmak üzerine...