Sivil anayasa, Mustafa Kemal Paşa'nın karakteridir hilmi yavuz
Yazar
Mesaj
emiroğlu
Yaş : Kayıt tarihi : 09/09/08
Mesaj Sayısı : 594
Nerden : İş/Hobiler : Lakap : amcasını arıyor
Konu: Sivil anayasa, Mustafa Kemal Paşa'nın karakteridir hilmi yavuz Ptsi 05 Nis. 2010, 09:43
Söylemek istediğimi peşinen söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti'nin sivil (evet, sivil!) bir Anayasa'ya ihtiyacı vardır. AK Parti hükümeti, bu ihtiyacı mutlaka (evet, mutlaka!) karşılamak zorundadır.
Niçin 'sivil' bir anayasaya ihtiyaç var, onu konuşmak gerekiyor. Daha önce de belirttim, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Anayasası olan 1921 Anayasası, askerî vesayetin dayatmasıyla değil, askerî mecburiyetlerin dayatmasıyla hazırlanmış bir sivil anayasadır. 1921 Anayasası, İstiklâl Harbi'nin bütün şiddetiyle devam ettiği bir dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetini yetkili kılma misyonunu öne çıkarır. Savaş durumu elbette belirleyici olacaktır ve bu anayasa, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar dolayısıyla, bir başka deyişle askerî mecburiyetlerin dayatmasıyla hazırlanmış bir anayasadır. Bir defa daha belirteyim. 1921 Anayasası, İstiklâl Harbi'ne rağmen, savaş koşullarına rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiş bir anayasadır. Gazi Mustafa Kemal Paşa, İcra'nın (Yürütmenin), Teşriin (Yasama'nın) başkanı ve Ordu'nun başında olmasına rağmen, 1921 Anayasası'nı, istediği şekilde çıkartabilme imkânına sahip olamamıştır. Aynı durum, esas itibariyle (ama daha sonra yapılacak çok önemli değişikliklerle) 1961'e kadar yürürlükte kalacak olan 1924 Anayasası için de geçerlidir. ******, Anayasa'yı hazırlayan ekibe 'bizzat riyaset' ettiğini ve onlara, şeriat hükümlerinin ('ahkâm-ı şer'iyye'nin), yapılmakta olan Anayasa ile 'bir münasebeti olmadığını anlatmaya çok çalıştı[ğını], fakat 'ikna[etmenin] mümkün olmadı[ğını] belirtir ve şunları ilave eder: 'Kanunun gerek ikinci ve gerek 26. maddelerinde zait [fazla] görünen ve Yeni Türkiye Devleti'nin asrî [çağdaş] karakteri ile kabilite'lif olmayan [bağdaştırılmasına imkân bulunmayan] tabirler, inkılâp ve Cumhuriyet'in o zaman için beis görmediği tâvizlerdir.' Açıkça görülüyor: Gazi Mustafa Kemal Paşa, sivil otoritenin dayatması karşısında, Anayasa'da istediği değişiklikleri yapmasına imkân bulamamış, onu, kendi deyişiyle 'o zaman için beis görmediği tavizleri' vermek zorunda bırakmıştır. Bu, 1924 Anayasası'nın, şeksiz ve şüphesiz, sivil bir anayasa olduğunu gösterir. Bir defa daha söyleyeyim: Gerek 1921 Anayasası gerekse 1924 Anayasası, askerî vesayetin hâkimiyetini mümkün, hatta meşru kılacak koşullara rağmen, sivil anayasalardır. Birinci ve İkinci Büyük Millet Meclisleri, 1925 yılına, Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılıncaya kadar sivil ve elbette demokratik meclislerdir. Ve 1920 ile 1925 yılları arası Türkiyesi'nde ne askerî vesayet ne de sivil faşizmden söz edilebilmesi mümkün değildir. Türkiye'de 1960 darbesinden sonra hazırlanan 1961 Anayasası olsun, 1980 darbesinden sonra hazırlanan 1982 Anayasası olsun, askerî vesayet altında hazırlanmış anayasalardır. İlginç değil mi? Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın tartışma götürmez iktidarı sırasında ve elbette milletvekili seçimleri müntehib-i sânî'ler (ikinci seçmenler) vasıtasıyla, bir başka deyişle doğrudan millet iradesiyle yapılmıyor olmasına rağmen Birinci ve İkinci TBMM'lerin askerî vesayet altında olmamaları ve bu Meclislerce hazırlanan anayasaların, askerî vesayetle bir ilişkisi bulunmaması? Buna karşılık, Türkiye'nin çok daha demokratik bir hayat tarzını sürdürdüğü 1960 ve sonrasında yürürlüğe konulan anayasaların, 1961 ve 1982 Anayasalarının, askerî vesayet altında hazırlanmış olması? Kısaca şu: Sivil anayasa, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın karakteridir. İki sivil anayasanın (1921, 1924) Gazi Mustafa Kemal Paşa döneminde, iki anayasanın da (1961, 1982), cuntaların askerî vesayeti döneminde yürürlüğe konulmuş olmasından çıkarılacak dersler olmalıdır... h.yavuz@zaman.com.tr
Sivil anayasa, Mustafa Kemal Paşa'nın karakteridir hilmi yavuz